Kalça Süzmek ve Bakkal Önünde Oturan Amca Fenomeni

Daha geçen ay BM ile ilgili bir dersimde yazdığım makalede “nefret söylemi” konusunun anlaşılamamasından dem vurmaya çalışmıştım. Belki bir ara o yazıyı Türkçe’ye çevirip ya da direkt İngilizce haliyle buraya koyarım; ancak sorunumuz şu ki -bu sorun buraya özgü de değil- herhangi bir X kötülüğünü o kadar geniş tanımlıyoruz ki, asıl X olan ya da asıl kötü olan şeyleri seçmek bir süre sonra zorlaşmaya başlıyor, ve herkese yararı olabilecek insani, özgür tartışmanın önünü tıkıyoruz. Dolayısıyla gerçekten insanları mağdur edebilecek ya da gerçekten önemli X durumlarıyla mücadeleye harcadığımız kısmi zaman azalıyor. Enerjimizi saçma sapan şeylerle öldürüyoruz. Bakkal amcalı yazı da biraz böyle. Yoldan geçen şortlu, mini etekli kadına bakma fenomeni aşağılanıp aslında sosyolojik veya bireysel düzeyde tehlikeli bir manası olmayan doğal bir dürtü eleştiriliyor.

Öncelikle şunu bir sabitleştirelim: heteroseksüel veya biseksüel erkekler (ve lezbiyen veya biseksüel kadınlar) güzel buldukları kadınlara tamamen, ya da bazı kadınların güzel buldukları kısımlarına kısmen bakarlar. Güzel bir kadın, ya da özelinde güzel bir bacak, bir meme, veya kalçalar fiziksel olarak, varlıklarıyla ilginizi çekmiyorsa zaten kadınlara ilgi duymuyorsunuzdur. İlgi duyuyorsanız ilginizi çeker, ya gizliden, ya açıktan bakarsınız. Özellikle hem heteroseksüel bir erkek olup hem güzel bulunan kalçalara bakmamak ciddi samimiyetsizliktir. Bakın burada hayvan gibi bakmak ile ilgilenip bakmak arasında bir fark tartışmıyorum. Fark vardır, başka şekilde tartışılır (ki birazdan azıcık değineceğim), ama konumuz bu değil. Yazının başında ifade ettiğim gibi tacizin ne olup ne olmadığı konusundaki anlaşmazlık veya “geniş tanımlama” (ülkemizde gereğinden dar tanımlandığı da olur) global manada gerçek taciz vak’alarını önlemenin önüne geçiyor. Yani bir iki cümle önce belirttiğim “hayvan gibi bakmak” taciz olabilir, ama “ilgilenip de bakmaya” harcıyorsunuz zamanınızı.

Taciz istek dışında maruz kalınan ve somut tehdit algısı ya da rahatsızlık yaratan şeydir. Eğer bakkalın önünde oturan bir amca veya genel manada herhangi bir insanın güzel bulduğu bir bacağa, kalçalara falan bakmasını taciz olarak değerlendireceksek bunun önünü alamayız. Tüm dünya erkek ve kadınları olarak kafamız önde gezelim, kimse kimseye bakmasın, neslimiz tükensin o zaman. Görmediğimiz, incelemediğimiz, kafamızda cinsel manada tartmadığımız estetik güzellik bizi evrimsel olarak bir sonraki nesle taşıma motivasyonu içermez. Bunlar evrimsel gerçekler. Bunları çevremize hoş, insani gözükmek için baltalıyoruz genelde ama bu böyle yani. Sosyal amacımız ne olursa olsun hücrelerimizde dolaşan “değerler” var, ve bunlar bizi neslimizi, özelde kendimizi, genlerimizi devam ettirmeye itiyor. Yani uzun veya kısa vadeli amaçladığımız, şöyle bir bakıp çıktığımız, azıcık ilgilendiğimiz her güzel kadın aslında bizim için potansiyel bir eş. Önemli olan insanın iç güzelliği falan da diyebilirsiniz ama gidip Gollum’dan hoşlanmıyorsunuz, Monica Bellucci’yi falan çekici buluyorsunuz. Bakın tamamen felsefi konuşuyorum. Yoksa benim ya da bu yazıyı okuyan herhangi birinin Monica Bellucci ile “nesil devam ettiren çift” olmasının ihtimali ortalama milyonda bir bile değil. Bu tabii ki karşılaştığımız her güzel kadını hayvani dürtülerle sadece, salt bu açıdan değerlendirdiğimiz ya da değerlendirmemiz gerektiği kabulünü içermiyor. Bir sürü insani ve doğal faktör var, ama halihazırda var olan böyle bir faktörü görmezden geliyoruz. Siz gelişmiş, medeni olabilirsiniz, ama kapalı kapılar ardında siz de sevgilinize çıplak fotoğraflarınızı yolluyor, ve/veya onun çıplak fotoğraflarını görmek, almak istiyorsunuz. Baskılamaya çalıştığınız en önemli şey gördüğünüz herhangi bir “kayda değer miktarda güzel” kadınla fiziksel temasa girme veya en azından onun sahip olduğu güzelliği mümkün olduğunca çok inceleme isteğiniz. Eğer onu taciz etmiyorsanız, ona bir zararınız ya da neden olduğunuz bir rahatsızlık yoksa, bunu insan evladı gibi ifade etmekte ya da ifade etmeyip içinizde tutacağınız bir beğeniyi belki birkaç saniyeliğine yaşamakta ne sorun olabilir?

Sokakta veya başka ortamda görülen güzel kadına bakmamayı öğütleyen herhangi bir öğretinin benim gözümde “mini etek giydi diye kız kardeşini döven abi”ninkinden ya da “Facebook hesabı açtı diye eşini bıçaklayan adam”ınkinden hiçbir farkı yok. Biz burada insani iletişimin önündeki her türlü engel kalkmalıdır diye ölüyorken siz başka sınırlar yaratma peşindesiniz. Yani amaç “bir kadın (ya da bir erkek) mini etekle ya da şortla -ve hatta çıplak- sokağa çıkabilmeli ve kendini güvende, huzurlu hissetmeli” olmalı (erkeklerin bu konuda daha rahat ve güvende olduklarını da not düşelim). Bu temel amaca bir yararı olmayan hiçbir sınır kabul edilemez. Laf atmak, karşıdan gelirken fark edilecek şekilde hayvan evladı gibi bakmak gibi şeyler taciz kabul edilmeli. Çünkü laf atılan ya da “yenecek gibi bakılan” kadın kendisini tehdit altında hissediyor. Ülkedeki fiziksel taciz istatistikleri ve adalet sisteminin konuya bakışı da düşünüldüğünde laf atılan veya “yenecek gibi bakılan” kadın maruz kalmak istemediği bir tehdit ve cidden somut bir rahatsızlıkla karşı karşıya. Zira laf atan ya da yiyecek gibi bakan adamın onun peşine takılma veya bir iki sokak sonra fiziksel tacizde bulunma ihtimali çok çok yüksek. Peki oturduğu, durduğu, yürüdüğü yerden “sadece” bakan, ve sonra işine gücüne devam eden?

Bu durumu (rahatsız etmeyen, etme amacı gütmeyen, belki haberi bile olunmayan bakışı) “güzele bakmak sevaptır” gibi bir şekilde meşrulaştırma gereği de görmüyorum. Sadece şunu düşünün: insanlar olarak birbirimize bakmaktan, göz göze gelmekten dahi uzaklaşır oluyoruz son zamanlarda. Medeni ülkelerde insanlar göz göze gelmeye, selamlaşmaya, birbirlerine gülümsemeye çalışıyorlar ki o insani teması kaybetmesinler. Bu illa cinsel içerikli bir insani temas olmak zorunda da değil. Hatta selamlaşma odaklı toplumsal ihtiyaç dışında da cinsel içerikli olmak zorunda değil. Heteroseksüel bir erkek, başka bir heteroseksüel erkeği görüp, “yakışıklıymış” da diyebilir. Belki özentilik de olabilir bu. Adamın kasları tam ayarındadır, senin göbeğin falan çıkmıştır, “vay anasını, keşke benim de öyle kaslarım olsa” diyebilirsin. Yine de bu senin o kaslara dokunmak istediğin ya da o kişiyi cinsel olarak arzuladığın anlamına gelmek zorunda değildir. Yakın arkadaşlarım saçlarını kestirdiklerinde ya da yeni bir kıyafet aldıklarında “vay anasını sıhhatler olsun, iyi olmuş saçlar” veya “gömlek yakışmış kardeşime” deme hakkım yok mu yani? İnsanı post-modern insan yapan estetik zevklerine de mi karışacağız. Hani yanlış anlaşılmasın, bunun cinsel içerikli olmaması onu cinsel içerikli olan versiyonundan daha değerli kılmıyor. Eşitliği savunmak adına veya ezilen, arka planda kalan bir kesimi öne çıkartmak adına kendi ait olduğumuz kesimi gömmek, itin götüne sokmak zorunda da değiliz. Beğenme ve kamuya açık ortamda göz önünde olan, estetik algımıza hitap eden şeyleri gözlemleme hakkımızı tartışıyoruz.

Sonuç olarak bir insanı beğenmenin son derece normal olduğunu, bunun o insanın bizim herhangi bir isteğimize karşılık vermesi açısından hiçbir manası olmadığını, bize hiçbir şey vaat etmediğini, ya da bizde beğeni oluşturan şeylerin kişinin kişiliği veya toplumsal konumu açısından hiçbir anlam taşımadığını öğrenemediğimiz sürece bu bakış olayını bir adım öteye taşıyıp rahatsız edici boyutlar oluşturan, belki tacizini fiziksel boyuta taşıyanlarla ilgili sorunumuzu bir türlü çözemeyeceğiz. Kısacası şimdi gidip beğendiğiniz insanlara bakın, güzel bulduğunuz kadınlara/erkeklere mesaj atıp “sen güzelsin” deyin. Güzel bulmanın veya bulunmanın toplumsal manada hiçbir kötülük, tehlike ifade etmediği, bunların sembolü haline bile gelmediği bir toplumda kadınlar da erkekler de sokakta kendine güvenen, güvende, rahat bir şekilde dolaşabilecekler.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.