“Bu mu Sizin Ahlak/Namus Anlayışınız?” Sözündeki Hata

Türkiye yine bir tecavüz davası skandalıyla sarsılMAdı. Sarsılmadı diyorum, çünkü artık öyle bir noktaya ulaştık ki, ne artık garipsiyoruz böyle şeyleri, ne de garipsesek de sesimizi duyurabiliyoruz. Türkiye’de olan biten her türlü sıkıntı bir futbol maçındaki penaltı kararı gibi. Ne kadar itiraz etsek de, yırtınsak da, kavga da çıkartsak, hakemin kararı son karardır. Özellikle son on yılda (neden acaba) hep hakemin kararı geçerli oluyor Türkiye’de, ve hiçbir şekilde, o sahada hakem formasına sahip olan birkaç kişiden biri değilsek, değiştirebileceğimiz hiçbir şey yok.

Tecavüz olayına “bu mu sizin ahlak, namus anlayışınız” şeklinde tepki göstermeyi manasız buluyorum. Çünkü bunu söyleyen adam bile evine geldiğinde beğenmediği çorba için karısını dövüyor, sevgilisinin Facebook hesabını kapattırıyor, “16 yaşında çıtır” gibi iğrenç bir ifade kullanabiliyor. Bunu söyleyen kadın erkeklerle konuştu diye kızını dövüyor, veya flört ettiği adama cinselliğini “lütfedip bahşetmek” için ona çaktırmadan hesabı ödesin, ona sürekli hediyeler alsın, vb. gibi kadını pasifleştiren şartlar koşuyor. Dolayısıyla hem toplumda genel hatlarıyla kabul gören ahlak/namus anlayışını, hem de yaşanılan bölgeye göre değişebilen yerel ahlak/namus anlayışlarını objektif değerlendirmede kullanabilmemiz mümkün değil.

Bir insana tecavüz etmemenizin tek nedeni ahlaklı/namuslu olmanız mı? Yani farklı bir ortamdan bu topluma girseydiniz veya başından beri bu toplumda olmanıza rağmen toplumdan azıcık farklı düşünseydiniz tecavüzcünün teki mi olacaktınız? Tecavüzcüyü yargılarken kullanılan ve “küçücük çocuğa musallat olmuş” dedirten namus ölçütleri, mağduru yargılarken kullanılan ve bazı zehirli beyinlere “Facebook hesabı varmış” dedirten namus ölçütleriyle aynı ölçütler. Bunun farkında mısınız?

Herhangi bir toplumsal konuyu incelerken “ahlaki/namussal kötü” ile “objektif kötü”yü ayırmamız gerekiyor. Küfretmek “ahlaki kötü”dür. Birileri kişisel olarak bundan rahatsız olabilir, ama siz küfrettiniz diye kimsenin kolu kopmaz, saçları beyazlamaz, sivilcesi çıkmaz. Yani küfrün maddi bir götürüsü yoktur, sadece toplumun ahlaki anlayışına aykırı olduğu için kötü olarak nitelendirilir. Tecavüz ise mağdura direkt fiziksel zarar verir, kalıcı manevi zararlar getirir. Bu manevi zararlar kişinin yaşam şartlarını direkt olarak etkiledikleri için uzun vadede maddi zararlara dönüşürler. Dolayısıyla tecavüz “objektif” kötüdür. Bu yüzden ahlak, namus, vb. gibi subjektif kavramlarla incelenemez.

Sadece bunları söylemek için yazdım, ama son zamanlarda ülkedeki abuk olayların sıklaşmasıyla iyice artan iğrenç bir klişeye de kısaca değinelim: “namus bacak arasında değildir”. Eyvallah, ama nerededir? İyi bir insan olacaksak iyi bir insan olalım, buna illa ki subjektif manalar yükleyip bunları objektifmişçesine takip etmemiz mi gerekiyor? Bu klişe sözde yapılan şey çok büyük bir yanlış. Namus başlığı altında yaşanan saçmalıkların çoğu zaten namusun bacak arasında aranmasından kaynaklanmıyor, namusun aranmasından kaynaklanıyor. Bırak kardeşim, arama. “Namus bacak arasında değilse, nerededir?” dediğinde, bu soruya verilecek cevap ne olursa olsun başka bir problem yaratıyor. Mesela küfreden mi namussuz? El ele tutuşan mı? Yoksa tam tersi, elini uzattığında karşılık vermeyen mi namussuz, ve tüm bu ölçütlere kim karar veriyor?

İyi bir insan olmanın tek yolu iyi bir insan olmaktır. Eğer iyi/kötü şeyleri belirli kurallara göre değerlendireceksek, bu kuralları nasıl belirleyebiliriz ki? Dolayısıyla iyi, kötü gibi kavramların toplumda objektif ve tartışmasız şekilde oluşan şeyler olmaları gerekmektedir. Ben seni öldürmüyorum, neden? Çünkü benim durduğum yerden bakarsak, senin benliğin açısından varlık yokluktan iyidir (bu kabulü yapmak zorundayız). Seni öldürmemek için ayrı bir kurala, anlayışa, tanıma ihtiyacım yok. İyi ve kötü kavramları direkt yarara/zarara endekslidir. Ölçülebilir yarar sağlayan her şey iyiyken, ölçülebilir zarar sağlayan her şey kötüdür.

Lütfen element uydurmayalım, rahat rahat yaşayalım artık şu dünyada.

Sevgiler…

Yusuf Salman

Twitter

yusuf.salman@konseptdisi.com

 

Bu yazı 31 Ağustos 2012 tarihinde KD Dergi’de yayınlanmıştır, orijinaline giden link buradadır: http://www.konseptdisi.com/bu-mu-sizin-ahlaknamus-anlayisiniz-sozundeki-hata/


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.