Alkolizm Teşhisinde Toplumsal Problemler

Alkolizm problemi çeşitli kaynaklarda az-çok değişen kelimelerle yorumlanıyor. Ancak işleri kolaylaştırmak için herkesin ulaşabileceği ve genel alkolizm tanımından çok farklı olmayan Wikipedia tanımını kullanacağız. İsteyenler diğer kaynaklardan teyit edebilirler. This shit is legit.

Bağımlılığın ön işaretleri:

  1. Her gün aynı şekilde içki içilir.
  2. Sınır konur ama bu sınır aşılır.
  3. İçkinin içilmediği faaliyetler bırakılır.
  4. İçkiden kaynaklanan sorunlar yaşanır ama bunlar fark edilmez ve/veya yapmasına izin verilir.
  5. Aynı etkiyi yapması için daha fazla içkiye gereksinim duyulur.

Bağımlılığın ileri işaretleri:

  1. Uyku sorunları yaşanır.
  2. Sabahları sinirli, hasta, terlemiş veya titreyerek uyanır.
  3. Uyandıktan sonra üç saat içinde içki içilir.
  4. Bazen aşırı çekilme belirtileri yaşanabilir: Kişiler içki içmeyi bıraktıktan saatler veya günler sonra sara nöbetleri yaşayabilir, bilinçlerini yitirebilir, bazen kollarda ve bacaklarda çekilme hissedilebilir, nefes kesilebilir, kişi sayıklayabilir, nerede veya kiminle olduklarını bilmeyebilir ve sanrı görebilir.

Şimdi dikkat ettiyseniz burada “ön/ileri” kavramları “şimdiki zaman” ve “sonuç” şeklinde kullanılmış gözüküyor. Şimdilik bunları kesin doğru kabul edelim.

Hürriyet’te Dr. Başak Demiriz’in “bunlardan üçü geçerliyse alkolik teşhisi konur” dediği şeyleri de listeleyelim:

1. Alkol içtiğin zaman ilişkilerin zedeleniyor mu? Ailen, çocukların, arkadaşların şikayet ediyor mu?

2. Hiç alkol içtiğini saklamak zorunda kaldın mı?

3. İçtiğin içkinin sayısı konusunda yalan söyledin mi?

4. Problemlerle, kaygılarla, stresle baş edemediğinde alkole sarıldın mı?

5. İçtikten sonra pişman olduğun oluyor mu?

6. Arkadaşların veya ailen içkin konusunda endişelerini dile getirdiler mi?

7. İçkiye toleransın arttı mı?

8. İş veya okula devam konusunda sıkıntılar yaşıyor musun?

9. Bir an önce içki içsem duyguları yaşıyor musun?

10. İçtiğinde davranışlarında veya kişiliğinde değişiklikler olduğu söyleniyor mu?

11. Yalnız başına içtiğin oluyor mu?

12. İçki içtiğinde neler olduğunu unuttuğun oldu mu?

13. Özgüvenini arttırmak için içtiğin oldu mu?

Doktora göre bunlardan birinin bile olması alkol bağımlısı olma ihtimali var demek, üçünün veya daha fazlasının uyuşması ise “alkolik” teşhisi konulma sebebi. Dolayısıyla bunların hepsinin birer birer çok ciddi ve ayırt edici ölçütler olduğunu kabullenmemiz gerekiyor. Ancak alkolün bu ülkedeki imajı düşünüldüğünde bu mümkün değil. Teker teker gidelim.

1. İlişkilerim zedeleniyor demeyelim de, sorun/şikayet oluyor. Ama neden oluyor? Öncelikle ailemin yarı-muhafazakar olduğunu belirteyim. Babam aklınıza hayalinize gelmeyecek konuları bile takmayan bir insan olmasına rağmen oldukça dindar olan annem bir bardak bira içsem bile çıldırıyor mesela. Bu olay bu maddeyi alkolizm için ölçüt mü yapıyor? En azından böyle meseleler için hayır. Düzenli ve kalıcı-zarar-verici şekilde alkol kullanımına olan tepki ve bundan dolayı çıkan sorunlarla, başka toplumsal sebeplerden kaynaklanan tepki ve sorunları ayırt etmemiz gerekiyor.

2. Şimdiden belirteyim, bazılarında kişisel örnek vereceğim, bazılarında vermeyeceğim, bunu kabullenelim ki beklenti olmasın. Bir insanın alkol aldığını saklaması için birçok nedeni olabilir. Bunun alkolizm eğilimiyle alakası olma ihtimali toplumun geneline yayıldığında çok düşüktür.

3. Gerçekten ölçülü içen ama bizim toplumumuzda özellikle hayatında hiç alkole bulaşmamış insanlar ölçü birimlerini anlamadıkları için kınanmak, eleştirilmek veya darlanmak istemeyen biri bile iki hafta arayla iki bira içtiyse, bir bira içtim diyebilir. Türkiye toplumunda içki içen insan = kötü insan, zararlı insan algısı çok yaygın olduğu için insanın içtiği bardak sayısını değiştirerek söylemesi farklı sebeplerden kaynaklanabilir, ve yine alkolizm eğilimi “düz mantıkla bile” bu sebeplerin çok küçük bir kısmını oluşturur.

4. Burada mesela “hiç sarıldın mı” mı diyor, “sürekli sarıldın mı” mı diyor? Burası muallakta kalmış. Problem yaşayan insan tepki olarak bir şeylere sarılacaktır. 10 şeyden biri de alkol olabilir, onu da alkol olabilir. Bu durum alkolü o kişinin hayatında önemli yapar mı yapmaz mı, spesifik örnekleri görmeden anlayamayız.

5. 25 yaşındayım, aşağı yukarı 10 yıllık bir alkol deneyimim var. Bu yüzlerce “okazyon” demek oluyor. Sadece iki kere pişman oldum, onlar da alkolün yarattığı fiziksel çöküşten kaynaklanan pişmanlıklardı. Evine geliyorsun, kafan dönüyor, sabah susuz kalkıyorsun “bok mu vardı amk” diyorsun. Bu kadar basit. Sorun şu ki, bunu yemek yerken de kırk yılda bir yapıyoruz. Bir şekilde yiyesimiz geliyor, yiyoruz. Veya bir şekilde sokakta dolaşasımız geliyor, hava güzel, vs. diye abartıp gideceğimiz yere geç kalıyoruz. Salt alkolle alakalı bir şey değil. “Bir kere bile pişman olduysan problemlisin” dememek gerek, özellikle bu maddelerden herhangi biri bile çok önemliyse teşhiste, madde ayrıntılarını ve tanımlarını iyi oturtmak gerek. Bu konuya en sonra yapacağım açıklamada geleceğim.

6. Bakınız madde 1 ve 2 için cevaplar.

7. İçkiye tolerans kilo ve beslenme tarzı da dahil birçok şeye endeksli aslında. Ancak alkolizm tanımının da içinde bulunan bu noktayı çok deşmek istemiyorum. Kabullendik.

8. Bu madde hayatı direkt olarak etkilediği için katılmamak elde değil. Başına “alkol kaynaklı” ifadesi eklenirse daha doğru olur yalnız. Yoksa okuluyla ve işiyle sorun yaşayan herkes alkoliktir diyemiyoruz.

9. Bir an önce şunu yapmalıyım kafası çok genel bir kafa. Yani sadece temel ihtiyaçlarla alakalı değil. Bir an önce yapmak istediğimiz şeyi her gün bir an önce yapmak isteyeceğiz diye bir olay da gerçekçi değil.

10. Ben de yukarıda bahsettiğim yazıdaki gibi sarhoş olmuyorum çoğu zaman. Neden mi? Çünkü ağzımla içiyorum. Peki Yusuf Bey, ne sıklıkta içiyorsunuz, diye sorarsanız, ayda bir veya iki derim. Ancak tabii ki özellikle gençler arasında alkol çok abartılabiliyor, sorunlar yaşanabiliyor. Dolayısıyla “davranışlarda, kişilikte değişiklik olduğu söyleniyor mu” dendiğinde “ne ölçüde” diye sormamız gerek. “College students gone wild” olayını yıllar önce aştığımı gururla söyleyebilirim, zaten çoğu insan da aşıyor, çünkü bir manası olmadığını anlıyorsunuz. Alkolizmde çevre etkisiyle ilgili eminim araştırmalar yapılmıştır, ancak özellikle genç yaştaki insanlar konusunda çevre etkisinin çok büyük olduğuna “şahsen” inanmıyorum.

11. Bu çok spekülatif ve havada bir soru. Üç dedik ya… İkiyle üç arasındaki tek fark kırk yılda bir de olsa yalnız içki içmek olacaksa yandık. İşten çıktınız, evinize döndünüz, TV’de maç var, pizzanızı söylediniz, yanında bir bira açt… offf yapmayın, alkolik olabilirsiniz.

12. Alkolizm böyle bir şey değil. Sürekli artan ve düzenli hale gelen tüketimden, alkol toleransının uçmasından bahsediyorsak, alkolizmde “unutma” olayının kısa vadede görülemeyeceğini, uzun vadede ise başka birçok sorundan sonra görüleceğini söyleyebiliriz.

13. Bu psikolojik açıdan değerlendirilmesi gereken bir mesele. Her meseleyi bir bağımlılığa bağlayamayız. Alkolün davranış üzerinde etkileri tartışılmaz. Ancak, bu eylemi (özgüven arttırmak için alkole başvurmak) sürekli tekrarlamak tabii ki problemdir.

 

Tanım, tanım, tanım… İnsanın başına ne gelirse ya meraktan, ya tanımdan gelir. Evrensel tanım üzerine şüpheli tanımlar eklemek ise, içinde bulunulan toplumun dinamiklerine göre değerlendirildiğinde problem yaratacağı için özellikle bu gibi konularda en büyük sıkıntıları yaratır. Yukarıda bahsettiğim yazıda eşinin “yazın her günü içeceğim, nolmuş” demesinden yakınan kişinin kaygıları büyük ihtimalle boştur. Standart bir tatil bir hafta olsun, iki hafta olsun, hatta bir ay olsun. Normalde -yazıda bahsedildiği gibi- pek içmeyen bir insan tatilde azıcık beynini sulandırmak istiyor olabilir. Bu tabii ki mantık olarak düşününce zararlı bir şey, ama throw the man a bone here. Aynı insan “aylardır çalışıyorum amk, güneşin altında zenci olacam bu yaz” da diyebilir, bu da zararlıdır. “Evet, evde sorunlar çıkıyor, geçen gün tartıştık, bana küfretti” ise klasik kadın abartısı, kimse kusura bakmasın. Küfretti de incilerin mi döküldü? Bir insanı tatilinin yarısı boyunca içinden geldiği gibi davrandığı için sürekli suçlarsanız, dırdırın dibine vurursanız, o insan bir süre sonra isyan edecek, sizinle “tartışacaktır”. Tartışmak doğal, insani bir çözüm yöntemidir. Eşinizi bunaltacağınıza zaten ülkedeki çalışma şartlarından dolayı kuş kadar olan tatilinde ilişmeyin, çenenizi biraz kapatın, muhtemelen bir yıl boyunca başka konularda car car konuşup adamın canını sıktınız zaten. Sorun olarak gördüğünüz şey tatil sonrasında da devam ediyorsa uygun bir dille açıklayın. Muhafazakar anne tribine girmeyin.

Özellikle kadınlara not: biz erkekler, toplumsal gelişimimiz itibariyle ve hormonal farklılıklar nedeniyle “ortada bir problem olabileceğini mi düşünüyoruz, hadi bu potansiyel problemi muhtemelen büyük resim ile alakası bile olmayan yönleriyle bile inciğini cinciğini çıkartarak tartışalım, çözelim” olayına inanmıyoruz genelde. Hayattaki her şeyi “dile getirerek” çözmek zorunda da değiliz. Bazen bekleyip gerçekten sorun var mı yok mu anlamaya çalışmamız gerekebiliyor. Var olduğunu düşündüğümüz sorunu iki taraflı olarak dolaylı davranışlarla çözmemiz gerekebiliyor. Konuşmak her şeye çözüm değil. Sözlü dil zaten her türlü problemi çözmeye yatkın veya yeterli de değil. Bu yüzden her şeyin söze aktarılması gerekliliği özellikle toplumsal ve hormonsal olarak buna uygun olmayan erkek topluluğunda çok daha büyük sorunlar yaratıyor.

Ünlü filozof Jeff Murdock’ın dünyanın en sorunlu beş kelimesi örneğini verelim:

Where is this relationship going? (Bu ilişki nereye gidiyor?)

Bırak abla, gidiyor işte. Hayatta attığımız her adımı teker teker teyit edip “hmm, şu an şuradayız” demek zorunda değiliz. Her şeyi sözlü açıklamaya, tartışmaya dökmek zorunda da değiliz.

Umarım anlatabilmişimdir.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.