Tag: Aşk

  • Martı Bokunu Sîneye Çekmek

    Bir İstanbul sabahına uyanmanın en büyük derdini çekiyorlardı soğuk bir bahar gününde. Montları ellerindeydi ikisinin de. Ama şemsiyeleri yoktu. Zaten bahar mevsiminde İstanbul’da dışarı çıkmanın adab-ı muaşeretinde bir tek ufacık da olsa bir kıyafet yönetmeliği eksikti. Montunu alırsın, güneş çıkar, hava beklediğinden sıcak olur. Sonra bir yerlerden rüzgârlar esip esip soğuturlar o sabahı. Ama montunu…

  • Otostopçunun Tecavüz Rehberi

    Zik yapacağına zak yapmış adam Ağlıyor gözleri kan içinde Zaten doğarken otostop çekmiş dünyaya Ölürken mi soracak tecevüzün hesabını Kalorifer peteği kadar ısıtmaz bu dünya Gidiyor, bize de bekleriz diyerek Biz yok, koca bir ben var halbuki Hatta bir ben var içimde Bir daha var, bir daha, bir daha ve bir daha Hayat bu, ne…

  • bach a l’orientale

    içeride sürreal hava akımlarıyla çalkalanmış şapkadan taze çekilmiş tavşan kulakları gibi sıcacık, bahar gülümsemelerinin kokusu gibi aşk her yerde, güç gibi aynı, içimizde, dışımızda içimizden ve dışımızdan, sonra dışımıza sonra sana, bana ya da önce, ya da öncesi yok, önü de yok ki arkasının olmaması gibi, gibi de değil aslında

  • Şarkı

    Çok pis bi shuffle tutturdum. Hep sevdiğim şarkılar çalıyor. Şu an Joan Osborne’dan Crazy Baby çalıyor mesela. Bir de Kemal Sunal’ın bir filmi vardı. Anlatır, anlatır ve anlatırdı. Sonra da “mesela yani” deyip ortamın amına koyardı. Tabiri caiz ise “şu güzel ortamı bozardı”. Hem size ne? Noktayı ister tırnak işaretinden önce koyarım, ister sonra koyarım!…

  • Kendini Gerçekleştirmeyen Kehanet

    Damarlar boyunca ılık ılık akan Bir nehir, masmavi gün ışığında Yarılmış kafasının üstünden, bir tuz topağı Düştü kalbinin orta yerine Bir film şeridi gibi koptu gitti sebepler Sadece öldüren gözlerin içinde, Acıklı bir yaz esintisi patlak verdi Kapı önünden geçen haşarı bir sarhoş gibi Temiz hava sevdasına düşmüş sevdasızlar Siz mi dönüyordunuz biz giderken Pudra…