Yıllardır anlayamadığım belki de tek şairdir Sezai Karakoç… Kimileri kendisinin İslam, mistisizm, felsefe, vs.yi muhteşem bir şekilde sentezlediğini iddia eder. Ki acaba öyle midir? Bir şiirinin bir kısmını paylaşayım burada: Continue reading “What is Wrong with Sezai Karakoç?”
Tag: Şiir
Otostopçunun Tecavüz Rehberi
Zik yapacağına zak yapmış adam
Ağlıyor gözleri kan içinde
Zaten doğarken otostop çekmiş dünyaya
Ölürken mi soracak tecevüzün hesabını
Kalorifer peteği kadar ısıtmaz bu dünya
Gidiyor, bize de bekleriz diyerek
Biz yok, koca bir ben var halbuki
Hatta bir ben var içimde
Bir daha var, bir daha, bir daha ve bir daha
Hayat bu, ne bir kum tepesi, ne bir vaha
Bir ben var içimde, bir sen yoksun
Continue reading “Otostopçunun Tecavüz Rehberi”
bach a l’orientale
içeride sürreal hava akımlarıyla çalkalanmış
şapkadan taze çekilmiş tavşan kulakları gibi
sıcacık, bahar gülümsemelerinin kokusu gibi aşk
her yerde, güç gibi aynı, içimizde, dışımızda
içimizden ve dışımızdan, sonra dışımıza sonra sana, bana
ya da önce, ya da öncesi yok, önü de yok ki
arkasının olmaması gibi, gibi de değil aslında
Jalapeno
Çizebilseydi Abidin mutluluğun resmini keşke
Buraya yazılabilseydi mutluluk
Bir şiire dize olacak kadar basit olsaydı
Islanmasaydı ele alınan hiçbir kibrit
Noktalarla bitmesin artık cümleler
Yanmasın depresifler bahar yağmurlarıyla
Gitmesen de şimdilik
Sadece sesin var yanımda
Kendini Gerçekleştirmeyen Kehanet
Damarlar boyunca ılık ılık akan
Bir nehir, masmavi gün ışığında
Yarılmış kafasının üstünden, bir tuz topağı
Düştü kalbinin orta yerine
Bir film şeridi gibi koptu gitti sebepler
Sadece öldüren gözlerin içinde,
Acıklı bir yaz esintisi patlak verdi
Kapı önünden geçen haşarı bir sarhoş gibi
Temiz hava sevdasına düşmüş sevdasızlar
Siz mi dönüyordunuz biz giderken
Pudra kadar şeffaf ellerimiz
Taş olacakmış meğer deniz kenarlarında
Kitaplar düşüyor kafama
Dostluklar ağlıyor fotoğraflardan
Sağırmışım, habersiz
Aç kalmış, çözümsüz