Evrim Mahvoldu!

Bugünkü yazımda neden nükleer enerjiye mahkum olduğumuzu, ilerleyen yıllarda doğadan gelen enerjiyi ne şekilde farklı kullanabileceğimizle ilgili örnekleri yazacaktım. Ama Twitter beni benden aldı ve Evrim Teorisi muhabbetine sürükledi. Sürekli duyduğumuz “evrim şöyle çöktü, evrimciler panikte” duyuruları, “al sana fosil, hiç değişmemiş işte, evrim mahvoldu” şeklinde videolar (başlık aynen böyle bitiyordu: evrim mahvoldu…) dönüyordu yine. Ne evrimmiş arkadaş, çökerte çökerte bitiremediniz.

Öncelikle belirteyim, bir bilimsel teoriyle ilgili ahkam kesme hakkını kendinizde görebilmeniz için o teoriyle ilgili ana bilim dallarını yalayıp yutmuş olmanız gerekiyor. Yok ben ahkam kesmeyeceğim, yorumda bulunacağım diyorsanız da en azından “bilimsel yöntem” dediğimiz şeyi birkaç kere okuyup gelin. Kanıt nedir, araştırma nasıl yapılır, sonuçlara nasıl ulaşılır, bu sonuçlar nasıl yorumlanır gibi temel bilginiz olsun. Aslında teoride ülkemizin ortalama bir üniversitesinden alacağınız eğitimin size bu yetiyi kazandırması lazım, ama oralarda bilim pek yapılmıyor, bu yüzden pratiğe dökemiyoruz. Yani adam profesör olmuş, evrimle ilgili konferansta “Hz. Adem’in 30 metre boyunda olmasından” bahsediyor. Bunun bir de profesör olmayanlarını düşünsenize. Tamamen doğadan ve bilim mantığından gelen bazı ölçütlerimiz olmalı, bir tanesini yukarıda söyledim ama tekrar listeleyim:

Bilim kavramıyla ilgili hiç bilgi sahibi olmadan, ya da yanlış bilgi sahibi olarak evrimden bahsedemiyoruz. Çünkü bu bir inanç sistemi, bir sanat akımı veya bize ait kişisel bir mesele değil. Herifler yüzyıllardır evrimin nasıl oluşmuş olabileceğini araştırmış, fosillerden genetik deneylerine, hesaplamalara kadar birçok kanıta başvurmuş, bilimsel bir teori oluşturmuşlar. Bunun bir teori olması filmlerden gördüğümüz “ama dostum, bu sadece bir teori” kavramıyla uzaktan veya yakından alakalı değil. Evrimin varlığını/yokluğunu tartışmak da bu noktada ciddi miktarda geri zekalılık olur. İsterseniz hastalandığınızda elli yıl öncesinin ilacını deneyerek bir sonuca ulaşabilirsiniz bu konuda. Eline mikroskop falan alıp belli şartları sağlayacak, bir miktar biyoloji bilgisiyle belki “sen bile” gözleyebilirsin evrimi.

Evrimin varlığını/yokluğunu bu kadar ciddi ve canhıraş şekilde tartışan iki ülke biliyorum: Türkiye, ve ABD. İkisinin toplumu da ağırlıklı olarak yobazlık derecesinde muhafazakar ve muhafazakarlıklarıyla doğru orantılı olarak eğitimsiz insanlar. Avrupa’nın çoğu yerinde bize kıçlarıyla gülüyorlar. Evrim Teorisi sana “evrim vardır, şu şekilde olmuştur” diyen bir şey değil. Evrim Teorisi bunun ilk kısmını demeye bile gerek görmüyor, çünkü evrimin varlığını bilim sayesinde biliyoruz. Bahsi geçen teori sadece nasıl oluştuğunu inceliyor, ve bunun sonunda “hmm, varmış” demek gibi bir amaç gütmüyor. Biliyor zaten. Bunu daha ne kadar yazmamız gerekiyor bilmiyorum. Sırf bu konu başlığıyla ilgili üçüncü yazım sanırım. Başka bir örnek de Yerçekimi Teorisi.  Fark edebileceğimiz ilk ortak noktaları Türkçe’ye yanlış çevrilmiş olmaları. Evrim Teorisi’nin orijinali “theory of evolution” veya “evolutionary theory” diye kullanılır, ki aslen “Evrimin Teorisi” anlamına gelir. Aynı şekilde Yerçekimi Teorisi diye çokça kullanılan şeyin aslı da “Yerçekiminin Teorisi”dir. Size İngilizce dersi veya başka bir ders vermeye gelmedim tabii ki. Sadece temel bilimsel gerçeklerden bahsediyorum ki, arada bilmeyenimiz çıkarsa insanlara katkıda bulunmuş olalım. Ayrıca tabii ki bahsettiğimiz şeyler havada kalmasın. Yerçekiminin Teorisi de, aynı Evrimin Teorisi gibi varlığını bilmek için beş duyu organımızı kullanabileceğimiz basitlikte kavramların daha karmaşık açıklamalarını yapar. Neden basit olan bir şeyi karmaşıklaştırıyoruz derseniz, insanlık için diyebiliriz. Evrimin Teorisi sayesinde geliştirilmiş yeni bilimsel yöntemler, bakış açıları, vs. gibi şeyler bize biyoloji, coğrafya, tıp gibi alanlarda kendimizi geliştirme imkanı sağlıyor. Bir de tabii ki “merak ediyoruz”, insanlığın gereği olarak…

Yerçekiminin Teorisi’nin de alternatifleri vardır, Evrimin Teorisi’nin de. Ancak Evrimin Teorisi’nin diğer tüm alternatifleri büyük oranda yanlışlanmıştır, geri kalanları ise ya ciddiye alınmamıştır (“Allah yarattı, çünkü burada öyle yazıyor, al sana kanıt, eheh” gibi), ya da yeterli bir bilimsel temele sahip değildir. Örneğin Lamarck’ın teorisi fiziksel özelliklerin kullanım şekillerine göre gelişebileceklerini ya da körelebileceklerini söylemekteydi. Yani zürafalar alt dalları bitirmiş, sadece üst dallar kalmış, ona uzanmaya çalışırken zamanla boyunları uzamış, gibi… Darwin’in yanlış düşündüğü birçok şey vardı, geri kalanlar ise bugünkü Evrimin Teorisi’nin temel düşüncelerini oluşturdu, ama Darwin teorinin şu an geldiği noktaya göre aslında bir bok bilmiyordu. Tabii ki ilk kurşunu o sıktı, ama Darwin’in o zaman elinde olan imkanlarla, bugün bilim dünyasının elinde olan imkanlar arasında ciddi miktarda fark var. Yani bazı kesimlerin zannettiği gibi Darwin tanrı olarak kabul ediliyor ve herkes onu gerçeklemeye çalışıyor gibi bir şey yok. Darwin’in düşündüğü birçok şey günümüz Evrimin Teorisi ile çürütüldü zaten. Bilim zaten böyle işliyor, hipotezi test ediyorsun, gözlem, deney, hesap yapıyorsun. Eğer hipotez ve gözlem tutarlıysa teoriye dönüşüyor. Yani bilim “şunu yanlış çıkartayım” şeklinde ilerliyor temelde, bu yüzden Darwin’e tanrıymışçasına bağlı olmak gibi bir şey bilimin mantığı açısından imkansız. Neyse, Lamarck’a dönelim. Adamın hipotezi bilimsel olarak doğru bir çıkış noktası aslında. Ama ne oldu? Verilerle uyuşmadı. Yani sizin kolunuzu sürekli çeksem çocuğunuz uzun kollu doğmayacak, zira genetik aktarım çevreden gelen salt-fiziksel veriyle değişmiyor. Dolayısıyla bu teori artık teori değil. Yarın öbür gün Evrim Teorisi’nin herhangi bir kısmını bu şekilde bilimsel veri ve gerçeklerle yanlışlayan birileri çıkarsa “eyvallah, buyur” demek durumundayız. Yani evrimin varlığını/yokluğunu tartışmanın manasız olduğunu söylemiştik, ama günümüzdeki teorinin yola çıktığı hipotezin gerçeklerle uyumluluğunu sürekli ama sürekli test etmeye devam ediyoruz, ve uyduğunu görüyoruz. Yine de bu %100 gerçektir demiyoruz, ki diyebilsek zaten “evrim kesin böyle olmuştur” diyebilecek noktada olmamız gerekiyor. Dolayısıyla bunun teorisini tartışmak da bilim açısından mantıklı, bilim tartışarak ilerliyor zaten. Bununla birlikte gerçekten var olduğuna delilli, ispatlı şekilde emin olduğumuz evrimin tam olarak bu şekilde oluşmadığına dair başka hiçbir veri yok elimizde, bunun tersine dair ise bolca veri mevcut. Bu yüzden, delil ve ispattan dolayı bunu kabul ediyoruz.

Bu bir inanç meselesi değil. Sizin inanmanızla veya inanmamanızla alakalı bir şey değil. Bu yüzden sokaktaki adamın evrim teorisiyle ilgili atışmasını da mantıksız buluyorum. Ben bir şekilde bilim kavramının tanımını bilen, üniversite eğitimi almış, bilimsel yeterliliği birçok alanda “belirli” bir insanım, ama biyolog değilim, jeolog değilim, genetikçi değilim. Ben bunu neden kabul ediyorum? Çünkü kanıt dolayısıyla kabul etmekten başka şansım yok, bilimsel yöntem böyle söylüyor. Yani inanmışım, inanmamışım bir önemi yok. Bilim benden inancımı değil, gözlerimi istiyor, ve gözlerim bana bu teoriyi işaret ediyor. Daha iyi bir teori çıkarsa da o teoriyi işaret edecek. Aynı şekilde evrim gerçeğinin yaratılış hipoteziyle de çelişmesi gerekmiyor. “Yani bir tanrı var, evrim aynen bu şekilde gerçekleşti ve tanrı bu şekilde gerçekleşmesini sağladı” ifadesinin doğru olmaması için hiçbir neden yok, sadece bunu test etmemiz mümkün değil. Test edemeyeceğiniz, gerektiğinde yanlışlama imkanınız olmayan bir şeyi öne sürüyorsanız da o sizin probleminiz, bilimsel yöntemin problemi değil.

Sadece ülkemizde de değil, dünyanın birçok ülkesinde, ama en çok da ülkemizde ve ABD’de evrim tartışmaları tartışma şeklinde geçmiyor. Murat Menteş’in son yazısında ifade ettiği şekliyle “münazara” şeklinde geçiyor. Yani bir gerçek var mı yok mu onu inceleme, varsa ona ulaşma çabası yok, değişik fikirlerle yoğrulup gelişme çabası yok, herkes kesin doğruları biliyor, ve onu körü körüne savunuyor. Sen bu ortama bilim insanını sokarsan ona hakaret etmiş olursun. Adam incelemeye, araştırmaya vermiş hayatını, “ama bu kitap böyle diyor” diyen bir adamla bir tutuyorsun. Konuyla direkt ilgili bilim adamının karşısına felsefeci, ilahiyatçı, hacı-hoca falan çıkartıyorsun. İfade özgürlüğü güzel bir şey, herkes düşündüğünü söylesin, eyvallah. Ama bilim diye bir gerçek var ve maalesef hepimizin düşüncesi bilim açısından aynı değerde değil. Senin, benim açımdan aynı değerde bile olabilir, burası da önemli değil. Bilimin belli yöntemleri var ve o yönteme uyanla uymayan eşit değil.

Dünya düzdür diyen adamla, Dünya yuvarlaktır diyen adam oturmuş ve “Dünya var mıdır, yok mudur” konusunu tartışıyorlar. İşte ülkede evrim meselesinin geldiği nokta budur. Evrim yoktur diyen adamla evrim vardır diyen adamın düşüncesi aynı değerde olamaz ve karşılaştırılamaz. Bu adamlar evrimin olup olmadığını tartışıyorlarsa da boş tartışıyorlardır. Ek olarak bu adamlar topluma da zararlıdırlar. Ortaçağ’da bilim insanı yakan da aynı adam, günah olur diye çocuğuna çok gerekli bir aşıyı yaptırmayan da aynı adam, tıbbı tamamen reddedip çocuğunu duayla tedavi etmeye çalışan ve ölümüne sebep olan adam da aynı adam, evrim yok diyen adam da aynı adam. Bunun modern çağ ile, çağdaşlık ile, uyum ile alakası yok. Belli şeyler var ve onların var olduklarını reddetmen geri zekalılık. Bu kadar net söylüyorum. Seni yere çeken bir şey olmasaydı şu an uzayın herhangi bir yerinde uçuyor olurdun. Yerçekiminin varlığını böyle biliyorsun. İşte evrimin varlığını da böyle biliyoruz.

Lütfen artık ayet gösterip, gerçek olduğuna dair hiçbir belgesi bulunmayan “37 milyon yıllık” fosilleri elimizde kağıt sallar gibi sallayıp evrim çökertmeyelim. Çökmüyor abi, illa ki çökerteceksen azıcık biyoloji falan öğren, öyle çökertmeye çalış. Hâlâ gülüyorum yahu… Adam kilden, çamurdan kaplumbağa yapıp getirmiş, “bak, hiç değişmiş mi” diyor. Daha olayı anlamamış ve başlığın sonuna şunu yazmış: “evrim mahvoldu”.

Bu yazı 4 Mayıs 2013 tarihinde KD Dergi‘de yayınlanmıştır. Orijinal İçerik Linki.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.