Nişanyan ve Bomba Üzerinden Özgürlükçülük

Adam ilgi çekiyor, durduramıyoruz. Birileri kendisi hakkında “ilgi çekmek için her şeyi yapıyor” diyor, o yine ilgi çekiyor, ama her şeyi yapıyor mu bilemiyoruz. Neyse, geçtiğimiz haftalarda bu abimize çıkıp “ODTÜ’ye giremez” demişler. O da “ben ODTÜ’ye sike sike girerim” demiş. Ağzına sağlık. Okuyorsanız bilirsiniz, ODTÜ’ye en son binlerce polisle yapılan baskın konusunda canımı dişime taktım ODTÜ öğrencilerini savunmak için. ODTÜ öğrencilerinin protesto haklarını savunmak için diyelim, yanlış olmasın. Ama özgürlüğümüz, isyanımız bile bir acayip ülke olarak. Konuyla ilgili eleştirilerimi yapıp şu bomba isyanı meselesine de girmek istiyorum.

ODTÜ’ye sike sike girerim diyen, bir ara Feminizm bir baskı ideolojisidir diyen Sevan Nişanyan, konuşma yapacağı sırada davullarla zurnalarla karşılandı. Yanlış anlaşılmasın, konuşmasın diye davul falan çaldılar. Oraya Nişanyan’ı dinlemek için gelen bir sürü insan vardı gördüğüm kadarıyla. Şimdi “bindirilmiş kıtalar” muhabbeti yapmayım, feminist olduğunu iddia eden “bir o kadar” bir grup sahneye çıkıp “konuşturmayacağız” dediler. Şimdi burada benimle ilgili kişisel bir yanlış var, bir de global bir yanlış var. İkisi birbiriyle bağlantılı. Kişisel mesele şu: ben ODTÜ öğrencisinin, aynen diğer her öğrenci gibi istediği şeyi protesto edeceğini savunmuştum, istemediği şeyi ifade ettirmeyeceğini savunmamıştım. Ben özgürlükçü, isyankar bir genç olarak şu an kendimi kandırılmış hissediyorum. Bana böyle bir şey söylenmedi.

İkincisi, hem “inadına isyan, inadına isyan, inadına özgürlük” sloganı atıp, hem de sahneye çıkıp bir şeyleri “ifade edecek” olan adamı konuşturmama olayındaki mantıksızlığı görebiliyor musunuz? Cinsiyetçi söylemde bulunmuş, vah vah, kıyamam. Adam “feminizm bir baskı ideolojisidir” demiş. Diyemez mi? Sen kırılacaksın, sen güceneceksin, sen öyle düşünmüyorsun diye, adam düşündüğü şeyi söylemesin mi? Yahu sen kim oluyorsun? Sen bir şeyleri protesto edecek olduğunda karşına panzer diken adamdan ne farkın kaldı? Kimse senin ideolojine laf etmeyecek mi? Hep söylüyorum, hakaret de suç olmasın, nefret söylemi de suç olmasın vs. diye. Çünkü bunları söyleyen adam zaten düşünüyor. İnsan neyi düşüneceğine karar veremez. Sırf çirkin bir düşünce olduğunu düşündüğümüz için, adamın ifadesini mi kısacağız? Bize iğrenç geliyorsa, çirkin geliyorsa, ayıca geliyorsa adamın karşısına çıkıp “seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım” demek durumundayız. Ben de milliyetçiliğin iğrenç bir şey olduğunu düşünüyorum. Ama adamlar konuşurken dinliyorum. Sonra çıkıp “bence şurası şu yüzden yanlış/çirkin/aptalca” diyorum. Ama adamlar konuşuyorlar yani, en azından ne demek istediklerini anlamaya çalışıyorum. Sırf bana aptalca veya çirkin geliyor diye adamı niye susturayım? Yeterince iğrenç geliyorsa çıkıp giderim, dinlemem yani.
Protestonun amacı sırf protesto mudur, bir şeye ulaşmak mıdır, bunu da incelemek lazım.

Dehşete düşerek izlediğim bu videoda elinde mikrofon olan yiğidimiz çok güzel bir şey söylüyor: “Sosyalizm bir zorbalık ideolojisidir, dediniz. Ben de bir sosyalist olarak sizi protesto ediyorum.” E be kardeşim, neden ediyorsun? Sana ne yani? Sen sosyalizmin muhteşem bir şey olduğunu düşünüyorsun, adam olmadığını düşünüyor. Yani bunun “elma bence çok tatlı bir meyve, ben daha az tatlı olanlarını severim” diyen adama “ben tatlı meyve seven biri olarak sizi protesto ediyorum” demekle hiçbir farkı yok. Bir Galatasaraylının “Fenerbahçeliyim” diyen adamı protesto etmesi kadar mantıksız yahu. Sen Galatasaraylısın, adam da Fenerbahçeli, nesini protesto ediyorsun? Özgürlüğümüz, isyanımız bile boktan arkadaşlar. Biraz kendimize gelmemiz lazım.
Bomba meselesine gelelim. Sosyal medyada çokça görüyorum. Özellikle son zamanlardaki canlı bomba eylemleriyle ilgili yorumlar var. Adam bombalı eylem yapmış, “yaşasın, emperyalizme karşı gelmiş” diyenler var. Gerçekten çok merak ediyorum nasıl bir yararı olmuş bu “dava”ya böyle bir eylemin. Bu tarz şeyleri desteklemek için gerçekten insanlıktan çıkmak gerekiyor sanırım. Sağlıklı düşünebilen, etrafında sevdiği veya sevmediği en az bir insan olan herhangi birinin bu kadar iğrenç bir seviyeye inmemesi lazım bence. Bu iğrenç seviye şöyle devam ediyor: “Kürt’ün özgürlük mücadelesinde istediğini yakıp yıkmaya hakkı vardır.” Birincisi, bunu Kürt olmakla ne alakası var? İkincisi, neden? Sen Kürt’sün diye sadrazamın sol taşağı mısın? Ben her zamanki gibi herhangi bir mücadelede mümkünse kimseye bir zarar gelmesin diyenlerin arasında yerimi alacağım. Zira yarın öbür gün sen de, ben de işlek bir yerde dolaşırken gözünü kan bürümüş bir veledin patlattığı bomba ile ölebiliriz. Dostum, ben vergilerini ödeyen bir vatandaşım. Yani açık konuşmak gerekirse sürekli çözüme yönelik bir şeyler yapılmasına dair yorumlarımla, görüntülerimle yanınızda oluyorum zaten. Hatta birçok sanatçının, ünlünün falan yaptığı gibi dağa gidip birileriyle konuşabilirim istiyorsanız. Kusura bakmayın, elime silah alıp ölmeyi veya öldürmeyi göze alamam, ama konuşurum, “bence şöyle yapılırsa iyi olur” derim, ölmeyi ve öldürmeyi kötülerim. Beni de dinlemiş olursunuz. Ben mi engelliyorum senin bir vatandaş olarak yaşamını? Beni niye öldürüyorsun? Diğer kısımlarla ilgili yorum yapmıyorum şu an, sadece bu bombalı eylemlerle ilgili konuşuyorum. Neye ulaştın yani? Çok merak ettim. O eylemlerden birinde hayatını kaybeden görevli ne derecede emperyalizme hizmet ediyordu da öldürülmeyi hak etti?
Ben halen devletin çeşitli haksızlıkların ve adaletsizliklerin çözümü ile ilgili yeteri kadar samimi olduğuna veya halkın önemli bir kısmının insanlarımızın hak ve özgürlüklerinin tanınmasını istediğine inanmıyorum maalesef. Yani bu yazdıklarımı “devlet elinden geleni yapıyor, siz hâlâ…” olarak algılamayın.

Başka da bir şey söylemiyorum. Umarım ülkemizdeki tüm sorunlar bir tek insan dahi ölmeden çözümlenebilir. Gerçekten umurumda değil ordu mu feshedilmiş, PKK/DHKP-C falan silah mı bırakmış, herkesin silahı aynı anda ilahi bir güçle tutukluk mu yapmış… Ayrıntısı umurumda değil. Yaşam mücadelesini taviz verme olarak görene de açık ve net kafam girsin. Yıllardır binlerce insan ölmüş, siz hâlâ mesaj verme peşindesiniz. Ben de bir vatandaşım, benim de görüşümün önemli olduğunu düşünüyorum her vatandaş gibi. Bu yüzden şunu diyorum: “ama o da öldürüyor” demekle olmuyor. “Ama önce o dursun” demekle de olmuyor. “Ama şunu yaparsak şu konuda taviz vermiş oluruz” demekle de olmuyor. Kimse ölmesin istiyorsan, öldürmeyeceksin. Önce başkalarının öldürmemelerini beklemek ciddi şekilde samimiyetsizlik.
Herkes bir rahat dursun, ayrıntısı önemli değil, yaşayan insan olsun.

Bu yazı 18 Şubat 2013 tarihinde KD Dergi‘de yayınlanmıştır. Orijinal metne giden link buradadır.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.