Kaç Devlet Var?

Hatırlayacağınız gibi CHP milletvekili Hüseyin Aygün kaçırıldı. Vicdanı olan herkes Aygün’ün ailesine ve sevdiklerine sağ salim dönmesini, halkın iradesiyle seçilmiş bir milletvekilinin görevine devam etmesini diledi. Vicdanı olmayanlar ise “danışıklı dövüş”, “halk bunu yemez” gibi şeyler söylediler. Olayla ilgili birçok ayrıntı artık “genel bilgi” olduğu için hiç girmeye gerek yok. Sadece basın vasıtasıyla aldığımız haberlere küçük yorumlar yapacağım.

Medya yoluyla PKK’nın askeri kanadı olarak bilinen HPG tarafından yapılan açıklama aşağı yukarı şöyle:

“Bölge halkımızdan gelen şikâyetler nedeniyle Hüseyin Aygün’ü gözaltına aldık. Kendisi gerekli hukuksal ve bürokratik işlemler tamamlandıktan sonra serbest bırakılacaktır.”

Öncelikle, bu ne lan? Başbakanımızın sözlerine tekrar tekrar geri dönersek: “ülkemizin hiçbir kısmı başka güçler tarafından kontrol altına alınmamıştır.” Eyvallah. Sayın Başbakan zaten ülkedeki neredeyse tüm gazetelere bu tür konularla ilgili yazı yazan yazarları atmalarını “tavsiye ederken”, ve ya birçok gazete bu tavsiyeye uyarken, ya da birçok yazar tavsiyenin etrafında dolaşmaya çalışan gazetelere isyan edip ayrılırken, bize diyecek pek bir şey kalmıyor. Sonuçta adam bozulmuş yani. Sonuçta bu ülkenin başbakanı, gururuna dokunmuş, bunu da anlayabiliyorum. Gazeteciler meselesine daha önce değindik, ülkede ifade özgürlüğünün durumu da ortada, hiç girmeyelim. Ancak şu “kaç devlet var” meselesini şöyle açıklayalım:

PKK’lı teröristler doksanlı yıllardan beri bazen rahatlıkla, bazen bir miktar zorlanarak yolcu otobüslerinin önünü kesip bölgeye devlet tarafından gönderilen asker, öğretmen, vs.’yi vahşice öldürmüyorlar mı?

Artık yeni de değil, uzun zamandır bölgede terörist güçler tarafından kontrol noktaları oluşturulup insanların kimlikleri kontrol edilmiyor mu?

Bu adamlar halkın iradesi tarafından seçilmiş, ecnebilerin kullandığı tabirle tamamen “legitimate” bir temsilciyi “gözaltına alıyoruz” diye kaçırmadılar mı?

Yukarıda Aygün’ün bırakılacak olmasıyla ilgili yapılan açıklamaya (hemen bunun üzerindeki maddeleri de düşünerek) geri dönerseniz göreceksiniz. Bölgede Türkiye Cumhuriyeti Devleti otorite olarak kabul edilmiyor. Bu heriflerin kendi siyasi örgütlenmeleri var, ve bölge halkının da önemli bir kısmı dahil olmak üzere bu siyasi örgütlenmeyi kabul eden birçok kişi var. Adamlar kimlik kontrolü yapıyorlar, Karayılan’la yapılan, ancak yayınlanamayan, daha sonra internette yayılan bir röportaja göre, terörist (Karayılan böyle demiyor tabii) dağda askerle karşılaşınca otomatikman birbirlerine giriyorlar, yani kasıt yok (!). Yani, Karayılan diyor ki, benim adamlarımın oralarda ellerinde silahlarla dolaşmaları normal. Bütünlüğü olan bir ülkede sadece kolluk kuvvetlerinin “oralarda” ellerinde silahlarıyla dolaşmaları normalken…

Adamların güvenlik güçleri var. Adamların adalet sistemleri var. Şimdiye kadar hep “salt terör” diye nitelendirdik, ancak adamların teröre ek olarak kurulu bir düzenleri var, ve maalesef artık işletmeye başlamışlar. Adalet sistemi diyorum. Düşünün, halktan birileri Hüseyin Aygün’den memnun olmuyor, adalet arıyor, kime gidiyor? Savcılığa suç duyurusunda mı bulunuyor, jandarmaya mı gidiyor, polise mi ulaşıyor? Hayır, PKK’ya ulaşıyor, PKK da “sözde gözaltı” ve çeşitli kanunsal işlemlerden bahsediyor. “Hukuksal işlemlerden sonra serbest bırakılacak” demek, ortada kabul görmüş bir hukuk sistemi var, ve bölge halkı da bunu kabul ediyor demek arkadaşlar. Bu konuda yeterince iyimser olduk, azıcık gerçekleri görmemiz gerekiyor.

Gerçeği görelim, kabullenebilsek de kabullenemesek de, sevsek de sevmesek de, üzülsek de, bu topraklarda kaç devlet var?

Yusuf S.

Twitter

Bu yazı 13 Ağustos 2012 tarihinde Konsept Dışı Dergi‘de yayınlanmıştır. Orijinal metnin linki buradadır: http://www.konseptdisi.com/kac-devlet-var/


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.