Başörtülü Taş mı Yesin?

Şimdi değinmek istediğim birkaç küçük başlık var ve ister istemez uzayacak konu. Ama öncelikle Okan’nın KD’deki yazısından bahsetmek istiyorum. www.konseptdisi.com ‘daki son yazılardan birisi işte, bulup okursunuz.

Okan bu yazıda Burak Yalım’ın başka bir sözüne atıfta bulunmuş, sonra Turkuaz adlı yorumcu da bir şeyler söylemiş. Bu yazı bu üç kişiye de dokunacağı için öncelikle o yazıyı okumanızı tavsiye ederim, ama yine de ayrıntıya gireceğim için çok da zorunlu olarak etmem. Okan’ın değindiği konu muhafazakar toplumun ebemizi sikmek üzere toplanma hazırlığı. Buna büyük ölçüde katılıyorum. Burak’ın dediği şey ise şu: “şort giydi diye tartaklanan ile başörtüsü taktı diye tartaklanan arasın

daki yedi farkı bulabilir misiniz?” Turkuaz’ın dediği şu: “muhafazakar kesimin tepkisi daha kolay ve daha sık fiziksel şiddete dönüşüyor.”

Burak’ı birlikte çalıştığımız (bir tanesi devam ediyor, KD) iki projeden, Okan’ı hem okuldan hem son projeden, Turkuaz’ı ise yorumlarından –biraz- tanıyorum. Bu üç insan siyasi görüş, background, meslek, yaş, vs. vs. açısından üç uç nokta değillerse de, gayet birbirlerinden farklı insanlar. Ama hepsi beraber toplanıp benim demeye çalışacağım şeyi toparlamışlar sanki…

Evet, geçmişte, özellikle cumhuriyetin ilk yıllarında ve 80 sonrası dönemde muhafazakar kesim yokmuş gibi davranıldı. Yokmuş gibi davranmayanlar o veya bu şekilde cezalandırıldı. İnancı, görüşü, davranışı beğenilmeyen adam sırf dışarıdan belli olmuyor diye üniversite sıralarında oturtulurken, başı kapalı diye aynı adamın pipisi olmayanı içeri alınmadı. Sonra uzun bir süre daha başörtülü kadınların sokakta dolaşmaları bile “beyaz türk” kesim tarafından onlara bir lüks olarak görüldü. Bir yere gittiler, “off burada bile bunlar” dendi. İş başvurusu yaptılar, başını aç! Üniversiteye girelim dediler, başını aç! Olmadı sınava girelim dediler, başını aç! Sebep? “Çüngü onlar dar görüşlüler. Onlar zaten dogmatikler, eğitimi ne yapacaklar. Hem islamda türban diye bişi yok. Zaten inançları için değil, siyaset için takıyolar.”

Kabul edelim. Başörtüsü çok estetik bir görüntü değil. Hani özellikle hayatımızın tamamını yönlendiren cinsel yönelimlerimizden kaynaklanan yerleşik bir “çok da subjektif olmayan” estetik algısı varken bakımlı ve güzel saçlara sahip bir kadının onları görebileceğimiz şekilde muhafaza etmesiyle, göremeyeceğimiz şekilde muhafaza etmesi arasında estetik açısından çok büyük farklar var. İşte bu yüzden, başörtüsüne ergen görmüş dinci sapkınlığında yüklenmenin tek bir açıklaması olabilir: ilkel estetik algı problemi.

Başörtüsü, birçok dindar insan inkar etse de, ilkel düzeyde herkese itici gelebilecek bir şey. Çünkü estetik olarak üst düzeyde önemi olan bir bölgeyi saklamaya yarıyor. Örnek olarak da, çok dindar bir adam bile kendi kızının başını açmasını istemez belki ama, günah olmayacağını bilse sokakta gördüğü kapalı bir kadın yerine açık bir kadına bakmayı, ilerleyen durumlarda “aa ne güzelmiş” diye seyretmeyi tercih eder. İslam bunu zaten kabul eder, dindar insanlar da kabul ederler. Ama başörtüsünü “itici, estetik açıdan kötü, vs.” şeklinde tanımlamak yerine “daha az ilgi çeker” şeklinde tanımlayarak kutsal olarak addettikleri bu olguya istemeden hakaret etmekten kaçınırlar. Ama dini inancı hayatı üzerinde bu kadar belirleyici olmayan kesim ise bunu bir şekilde ifade etmekten kaçınmaz. Yalnızca direkt olarak ifadeden kaçınılır. Yani benim estetik zevkime uymuyor ve sikimin keyfine göre de yasaklanmasını istiyorum demek, her zaman “ama siyasi kaygı var, yok aslında böyle bir şey kuran’da” demekten çok daha zordur.

Kuran’da böyle bir şeyin olup olmaması, veya insanların kişisel tercihlerini belirlerken bizim sikimizin keyfini sorması gerekip gerekmemesi çok ayrı bir mesele olmasının yanı sıra, tartışılması mantıksız bir meseledir de. İşte Okan’ın da dediği gibi on yıl önce ülkece “bunlar buraya da gelmiş” dediğimiz/dedirtildiğimiz insanlar gün geliyor bizi dövüyorlar. Düşünün bir insan başı kapalı diye okula alınmıyor, işe alınmıyor. Taş mı yesin bu insan? (Twitter’daki Bertunum’a başlık için teşekkür ederim). Veya başı kapalı olan İran’a mı gitsin? Veya sen neden gitmiyorsun? Aynı ramazan ve oruç meselesi işte. Bir adam oruçludur, yanında bir şey yersin. Senin o şeyi onun yanında yememeni bekler. Halbuki canı çok çekiyorsa kalkıp gitme, veya dayanamıyorsa oruç tutmama özgürlüğü vardır. Kendi kişisel acısını senin üzerinden çıkartmak istemektedir sadece. Ülkenin yarısına yakınına siktir git bu ülkeden demek de işte bu seviyede bir davranıştır. Eğer çok rahatsız olunuyorsa bizzat siktirilip gidilebilir. Ya itaat et, ya terk et zihniyeti kaldı mı yahu? Bu insanlar da bu toprakların insanları, siz de bu toprakların insanlarısınız.

Gelgelelim, muhafazakar kesimin gittikçe daha da tehlikeli olmaya başladığı da gerçektir. Çünkü muhafazalarlı büyük ölçüde beyin yoksunluğu gerektiriyor günümüzde. Hep söylerim, inanç kişisel bir meseledir. Bunu toplumsallaştırmaya çalışırsanız sıçarsınız. Günümüzde okumuş, öğrenmiş müslüman liberallerin çoğunun şeriat olsa, gerçek şeriat olsa böyle olmazdı şeklinde zırvalamasının da sebebi budur. İstenen sıçmaktır. Şeriat olsa, gerçek şeriat olsa ortam çok daha güzel olur. Ama sadece müslümanlar için çok daha güzel olur. Yani açık açık, net ve utanmadan, hiç yüzü kızarmadan “tüm toplum tek bir topluluğun görüşüne göre yönetilsin, diğerleri iplenmesin ve bizim hükmümüze itaat etsinler” diyebilmek nasıl bir terbiyesizliktir, şuursuzluktur?

– Ama gerçek şeriat böyle değil, gerçek şeriat çogzellllll! ehihih.

– E be amına koduğum, çogzel falan ama, benim inanmadığım bir şeyi temel alıyor ve beni de inanıyor kabul ederek yargılıyor. Ben buna uymak zorunda kalıcam. Ne diyosun?

– *** insert linçbaşlatıcıhaykırış here ***

İşte muhafazakar kesim gelir olarak da yıllardır alt grubu temsil ettiği için kahvehane kültürüne çok yatkın. Bu yüzden son seçim sonrası aynı zeka seviyesinde olan ulusalcı grup beyaz türk kültüründen gelen elitizme sarılmışken, ortada aşağılamalar, vs.ler dönüyorken, muhafazakar kesim ise “ohhhh nasıl goyduk ama, eheh yalancı kemal, düzenbaz kemal” gibisinden kahvede maç izlermişçesine yırtınıyordu. İşte sırf bu kahvehane kültürüne (osmanlı zamanı beyoğlu kahvehanesinden falan bahsetmiyorum azizim, bildiğin zeytinburnu çocuğuyuzzz diyen adamlar düşünün) yakın ve yatkın olma sebebiyle ufacık bir gerilimde kafayı içeri uzatıp kahveden adam toplamaya da yatkın muhafazakar kesim. Ve gerçekten çok tehlikeli ve kalabalıklar. Ve kimse inkar etmesin, hepsi bizim gibilerin ölmeleri gerektiğini düşünüyor neredeyse. Onların çoğu için Ermeni, Rum, yerine göre Kürt gibi kelimeler hakaret için kullanılan kelimelerdir. Onların çoğu saçını beğenmediği kişiyi “papaz”a benzetirler. Onların çoğu için, şu dandik haliyle bile anayasa yok sayılarak ülke “müslüman ülke” addedilebilir. Burası Müslüman bir ülke gardaşım, olur mu öyle bayrak, indirin onuuuu, gericiysek gericiyizzzz, yakarız burayı, diye anıranları hatırlarsınız. Evet, bir film çekilecek, belki o çok beğendikleri atalarının, dinlerinin zaferinin anlatılacağı bir film, ama film için bile bizans bayrağına, haç’a tahammül edemiyorlar. Düşünsenize yakınlarda bir kilise olduğunu! Oradan aldıkları gazla, o sinirle o kiliseyi yıkmazlar mı, rahipleri, vs.leri linç etmezler mi?

Madımak oteli müze olsun vs. diyoruz da, hiç Sivaslıya sordunuz mu bu olayı? Her yıl yapılan anmalar, ziyaretler bölge halkı tarafından “pis dinsizler yılda bir kere de olsa geliyolar, günlük yaşamımızı aksatıyolar” şeklinde değerlendiriliyor. Orada hiç gereği yokken o kadar insanın ya yakılarak, ya dövülerek ölüme kadar varan zararlara uğratılmasını kimse umursamıyor bile. Evet, Sivas halkının çok büyük bir bölümü Madımak katliamının “din elden gidiyor hassasiyetiyle yapılan haklı bir olay olduğunu”, ve bunlardan birçoğu da zaten böyle kafirleri öldürmenin sevap olduğunu düşünüyorlar. Biz hâlâ Madımak Oteli müze olsun, insanlar ibret alsın diyoruz. Oradaki halk bile ibret almamış, en önemli sanıklardan birisi daha geçen gün kendi evinde öldü. Yakalanamadı mı yıllardır? Tabii ki büyük ihtimalle “yakalanmadı.” Hatta belki de özel olarak korundu, evinde ziyaret edilip, eline sağlık dercesine eli öpüldü faşistin. Durum hâlâ böyleyken, kendinizi güvende hissedebiliyor musunuz?

Önce “kadın provokatif giyiniyosa tecavüzü hak eder” dendi. Sonra dayağı zaten hak ediyor oldu durum. Sonra Ramazan geldi. İşkence, linç kültürü ve İslami baskı açısından 11 ayın sultanı! Bir kadınımız “söndür o sigarayı saygısız” diye tartaklandı. Başka bir kadınımız “toplumun ahlakını bozuyorsun” diye tartaklandı. Tartaklayan, dudağını patlatan kişi gülüp el sallayarak indi. Sonra polisi aramaya çalışırken eline vuruldu. Yani koca bir otobüs ahalisi tarafından, yaşadığı travma sonrası bir de kısa süreli olarak rehin alındı. Ve kısa süreli de olsa hayatına kastedildi. Çünkü o polisi arayınca, durdurun inicem diyince eline vuranlar, durdurma diyenler biraz daha sinirlenselerdi bir meydan dayağı, pardon otobüs içi dayağı çekilebilirdi kendisine. Çünkü İslam bunu gerektiriyordu. Şort giydiysen dayağı yiyip oturacaksın. Sonra da ilgilenilmedi, vs… Tabii orada olmadan şöyle oldu, böyle oldu demek de çok kolay. Mesele çözülse de olayın aslını anlasak.

Hep “insan boktan bir varlıktır, şöyle kötüdür, böyle kötüdür” dedim ama özellikle din konusunda her şeyi bireyde aramamak gerekmekte. Dini ortaya çıkaran da insan olduğuna göre oradan kurtarabiliriz sanırım, ama özellikle etrafımızda çokça gördüğümüzden daha alakadar olduğumuz İslam’dan örnek verilmesi gerekirse, kesinlikle ama kesinlikle problemin yorumda aramasına karşıyım. Örnek: “islam aslında doğru yorumlansa böyle olmaz, bunlar gerçek müslümanlar değil, puh, kaka adamlar.” Hayır efendim, İslam tam da yorumlanması gerektiği, tasarlandığı gibi yorumlanıyor. Siz inançlı bir inansanız tabii ki “bunu Allah söylediğine göre kötü bir şey olamaz, o yüzden her türlü falsosunu da dibinden kenarından kırpıp sevimli göstermeliyim” diyebilirsiniz. Veya tamamen atıyorum “namaz kılmayanı öldürün” diye bir ayet olsa, bunu ama o sizin canınıza kast ederse öldürün demeye çalışmış” diye yorumlayabilirsiniz. Böyle ayetler yok değil bu arada, şimdi zaman problemi olsa da daha önceki yazılarımızda alıntı yaptık, bundan sonrakilerde de yaparız.

Diyorum ki, nasıl Atatürkçülüğün problemi temelde atatürkçülerde değil, atatürkçülüğün felsefesindeyse, İslam’ın problemi de imaj olarak Müslümanlarda olsa da, felsefi olarak İslamın kendisinde. Yani İslam şiddete, bedeviliğe, kendinden olmayanı yok etme arzusuna prim veren bir felsefe. Ve buna karşı çıkanların çoğu Arapça’nın A’sından anlamayan, hani bunu geçtim Kuran’ın Türkçe’ye çevirisini bile bir kere okumamış insanlar olacak, ona  yanarım. Lütfen defalarca okuyun, inceleyin. Farklı yorumları da okuyun, inceleyin. Ve inanacaksanız adam gibi, İslam’ı olduğu gibi kabul ederek inanın. Sevimlileştirmeye falan gerek yok. İnanıyorsan inanıyorsundur, ve senin için doğrudur zaten. Daha ne sevimlileştiriyorsun? Hani kimsenin inancını yargılamamaya çalışıyoruz genelde, ama illa ki gözümüzde bir değerlendirme yapıyoruz. İslam’ın o vahşi, bedevi ve saldırgan doğasını bilerek, öğrenmiş ve kabullenmiş olarak inanan insan benim gözümde “İslam sevgi ve barış dinidir, kardeş kardeş  geçinelim, aaa çiçek var, böcek var, ne sevimli” şeklinde yavşaklığa bürünen insandan daha çok yakışıyor Kuran’da tasvir edilen müslüman imajına. Modern dünyanın sevimlilik gerektiren ortamına uyup inancınızı kabullendirmeye çalışabilirsiniz, tamamen insanı bir refleks tabii… Ama İslam’ın felsefesini, derinlerdeki kökünü yok saymadan yapmanız gerekiyor bunu.


Comments

One response to “Başörtülü Taş mı Yesin?”

  1. Bertunum Avatar
    Bertunum

    başlık için; bir şey değil.

    ama bazı konularda, hemfikirken, bazı konularda aynı fikirleri paylaşmıyoruz. sen hangi konular olduğunu tahmin ediyorsundur. sadece, sigara içmek isteyen kadının özgürce içebilmesi, şortla otobüse kadının özgürce binebilmesi gerekmektedir. (hoşgörülü olmaları lazım bu hayvanların) tartaklayan, müslümandır veya değildir, orasını bilemem ama şerefsizdir.

    kalanı hakkında da, şiddetli bir tartışma yaptığımızı ve üzerine, karşılıklı kahvelerimizi içtiğimizi varsay. öptüm. muck.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.