Sinekler Hakkında Pek Bilinmeyen, Yanlış Bilinen Birkaç Şey

1) İnatçı olan sivrisinektir, karasinek salak ve yetersizdir.

Zannedildiğinin aksine, karasinek inatçı bir yaratık değildir. Kendisinin göz yapısı her ne kadar yüzlerce, belki binlerce gözden oluşmuş olsa da, ve bu sistem ona önüm arkam sağım solum şeklinde bir görüş açısı sağlasa da, görüş kalitesi oldukça düşüktür. Bunun bizim anlayacağımız şekliyle 25 piksellik bir çözünürlüğe denk bir kalite olduğu söyleniyor genelde. Yani karasinek yaratığı, muhteşem rüzgar, basınç, vs. algılayıcı kanat sistemi, uçuş yeteneği, vs. dışında oldukça yetersizdir.

Kolunuza konar, kovalarsınız, tekrar konar. Bunun sebebi inatçı olması değil, kendisine savurulan el, kağıt parçası, sineklik, vs. gibi tehditlerin sürekli tehditler olduklarını anlayamaması, tehditlerin ne olduklarını tam görememesi, ve aslında konduğu yeri de tam görememesidir. Yani bir karasinek yaratığı, çoğu zaman neden kaçtığını, kaçması gerektiğini, nereye konduğunu, TC kimlik numarasını, vs.sini bilmez. İnatçı olan, çok daha akıllı ve kan emici birer pislik olan sivrisineklerdir.

2) Karasineğe arkasından yaklaşırsam fark etmez, daha kolay yakalarım/öldürürüm. YANLIŞ!!!

Karasinek saniyenin bilmemkaçta birinde, tamamen refleks olarak kalkış hareketine başlayabilen, zekasından ve tipinden beklenmeyecek kadar muhteşem bir varlıktır. Bir karasineği arkadan yaklaşarak yakalayamamak adına iki sebep vardır.

* Gözlerinin görüş kalitesi iyi değildir, ama görüş açısı oldukça geniştir. Siz daha ehi ehi diye sırıtarak yaklaşırken büyük ihtimalle kaçacaktır.

* Karasinek sadece yukarı ve ileri havalanabilir. Herifin refleksleri de kuvvetli diyoruz, elinden rüzgarı da aldı mı Üsküdar’ı geçer şerefsiz. Bu kısmın ilk cümlesine dönersek, bir karasineği yakalamanın en iyi yönteminin karşıdan sertçe yaklaşman olduğunu belirtmeliyiz. Karasineğin tersi karşısıdır. Hem panik yapar, hem geriye doğru havalanması mümkün değildir. Önce olduğu yerde havalanıp çok keskin bir manevra yapması gerekir. Ki kendinizi çok belli etmediyseniz, ve kağnı yavaşlığında değilseniz onu tek denemede yakalamamanız için mal olmanız gerekir.

3) Odamın ışığını kapatıp yan odanın ışığını açarsam karasinek odadan çıkar. YANLIŞ!!!

Karasinek ışığa giden bir varlıktır, ama sirke sineği, kelebek, güve, vs. gibi varlıklarla karşılaştırıldığında ışığa o kadar da bayılmaz. Hani bayılır ama, o kadar da değil. Üstüne üstlük, uçarken aniden karanlıkta kalan veya ani ışık değişiklikleri yaşayan sinek panik olur, ortama ayak uyduramaz. Hani normal şartlarda savunmasızdır diyebiliriz bir süreliğine. Ama bulunduğu odadaki ışığı söndürdüğünüz için bu küçük piçi bulmanız imkansıza yakındır. Sonra da tehdit olarak görmeye başlar (haydaaa, bu hayvan ne yapacağını şaşırmış diyebilirsiniz, haklısınız) ve pek yerinden kıpırdamak istemez. Uzun vadede (saatlerden bahsediyoruz, evet) sineğin odadan çıkma ihtimali yüzde ellinin azıcık üstündedir. Ve bu gerçekten ilginçtir.

Tabii ilk anda tamamen refleks olarak ışığa yönelme ihtimali de var, ve bu hiç de küçük bir ihtimal değil. Aynı zamanda çok çok büyük bir ihtimal de değil. Bu yüzden ışığı kapatacağınıza, kapıyı açıp yan odanın ışığını da yakın. Sinek orayı bulunduğu ortamın bir parçası olarak kabul edip kullanmaya başlayacaktır. Böylece o tarafa geçtiğinde kapıyı üzerine kapatabilirsiniz. Ya da zaten aydınlık bir ortamda çok çok parlak ışık kullanın, ona doğru gittiğinde karanlık tarafından yaklaşıp haklayın.

4) Sivrisinekler zencefil sevmezler. KISMEN doğru.

Bazı Afrikalılar yeterince zencefil tüketirlerse sivri sineklerin kendilerini sokmayacaklarına inanırlar, ve bu bilimsel olarak da doğrudur. Zencefilin içindeki yağ ve bu yağın kokusunun sivrileri rahatsız ettiği söylenir. Hakikaten de bokunu çıkartacak boyutta zencefil tüketen insanların pek saldırıya uğramadıkları bilimsel bir gerçektir. Fakat saksıda zencefil olayı tamamen kolpadır.

Yani böyle bir bilimsel gerçek varken, bak işte canlı canlı, kokusu da var, niye uzaklaşmasın ki sivriler dedim. Bunu kendim de denedim. Evde saksıda zencefil vardı, tam başucuma koydum, yan tarafta da laptop var, ışıktan görüyorum yani. Pezevenkler bana mısın demiyorlar, zencefilin üzerinden süzülüp süzülüp saldırıyorlar.

5) Işık olayını sivri için de kullanırım, işe de yarar. TAMAMEN YANLIŞ.

Sivriler, gerektiğinde 15 metreye kadar çıkabilen bir mesafeden avlarını belirlerler. Yani karaların aksine nereye konacaklarını, ne yapacaklarını bilmektelerdir. Ve ışığı da pek iplemezler. Hatta aydınlıkta pek sivri saldırısı görülmediğini hepimiz biliriz. Sivri kararlıdır, inatçıdır. Gerekirse sen hareketsiz yatarken yorganın altından süzülür, kıçının kenarını ısırır, salgıladığı zımbırtıdan dolayı sen ısırdığını hissedene kadar ikinci ısırığı almak için geri dönmüştür, başka bir yoldan dönmüştür tabii. İşte bu kadar içten pazarlıklı, savaşçı ruhlu ve psikopat bir hayvandır sivri. Yalnız bünyesi feci zayıftır, uçuş yeteneği kara kadar gelişmiş değildir. Işığı yakmanın en mantıklı getirisi sivrileri daha kolay görüp kolayca mıhlamaktır. Ama çoğu insan bunu yapmaya üşenir. Amaaan, uykum gelmiş, şimdi sivri mi kovalayım der.

Sivrilerden kurtulmanın tek, ama tek yolu sürekli kapalı duran bir sineklik (pencerelerde olandan bahsediyorum, sinek öldürme zımbırtısından değil) veya ilaçlamadır. Geceleri prize takılan elektrikli zımbırtılar gayet etkililerdir. Karasinekleri sarhoş eder, sivrilerin bir kısmını öldürür, diğer kısmını ortamdan uzak tutarlar. Şaklabanlığın lüzumu yok. İlacı takın, rahat edin. Sağlığa çok zararları da yok bunların.

Ha bir de fırınların, açık havadaki restoransal işletmelerin mutfaklarının elektrikli şok edici korkunç cihazları var. Ev kullanımı açısından saçmalamayın amına koyim demek zorundayım. Ne gereği var abi? Mesela şu saatte karasineğin biri bir yandan bilgisayar ekranına konuyor, sonra kalkıp dizime falan konuyor, ama ellemiyorum. Çünkü empati kuruyorum sinekle. Yazık lan, hem sivri gibi zararı da yok. Konsun dursun, onu kovalamak için harap ettiğiniz sabrınıza, sinirlerinize yazık. Large olun, relaxed olun. Sinekle empati kurun.