Mavi Marmara İkinci Özgürlük Filosuyla Yola Çıkıyor, Tehlikenin Farkında mısınız?

Ölümün, her şeyin, insanlığın sona erdiği noktanın kutsallaştırılmasından nefret ettiğim kadar başka hiçbir şeyden nefret etmiyorum. İHH adındaki, birçok ülke tarafından terörist veya terör yanlısı kabul edilen, özellikle Hamas ile yakınlığından artık kimsenin şüphe duymadığı örgütle ilgili daha önce de bir iki yazı yazmıştım.

Tekrar, yazarak veya konuşarak onlarca, yüzlerce kez söylediğim şeyleri söyleyeceğim, ve bazıları yine beni anlamayacaklar. Özgürlük filosu denilen şey, bir insanı yardım organizasyonu değil, bir mikro cihat propagandasıdır. Gemilerden canlı görüntüleri hatırlayalım. Kimse insanlık adına bir şey yapmak için katılmamış sanki, çünkü oradakiler insan değil, Müslüman. Kişisel bakış açılarına karışma taraftarı olmadığım için bunu son derece normal karşılıyorum. Herkesin neyi neden yaptığı kendinden sorulur. Ama insanlar o kadar doldurulmuşlar ki, öleceklerini, en azından temiz bir dayak yiyeceklerini bile bile, hatta bunu isteye isteye yola çıkmışlar. Ortalıkta planlar dönmeye başlamış bile, “şöyle saldırırlarsa sopayı elimize şöyle alırız,” “ateş ederlerse şunu yaparız”, vs. vs. vs… Kutsal değerleri, emelleri anlamayan geri zekalı bir pislik olduğumu düşünenleri hissedebiliyorum bu satırları yazarken bile. Ama insan kendine bunu yapar mı?

Kardeşim, madem bu “çıkartma”nın bu şekilde sonuçlanacağını biliyorsun, niye gidiyorsun? Zulüm gören bir kişiyi, ona dayak atan bir kişiden kurtarmaya çalışmak kahramanlıktır, yardım etmektir. Ama dünyayı tınlamayan, kısa vadede kimsenin bir şey yapamayacağı rezil bir ülkeye birkaç gemi dolusu adamla gidip “ben bu savaşı bitiricem” demek naifliktir. Öncesinde çekeceği acının hesabını yapıp, bundan manevi bir kazanç sağlayacağını düşünüp sevinmek ise… Şimdi dava mava açarlar, uğraşırım, cümleyi tamamlamıyorum. Tamamlayamıyorum. Bendeki göt de bu kadar. Bakın, yaralanma, ölüm kadar ciddi bir konu değilken bile kendimi sağlama almaya çalışıyorum. Şimdi kimse inkar etmesin, hepimiz canlı yayınlardan gördük gemilerdeki mikro cihat hazırlıklarını. İnsan insana yapar mı bunu? Ne olduğu belli bir örgüt dünyaya şov yapacak diye insan bile bile kendini yem eder mi? Ciddi ciddi düşünün. İsrail ve Filistin meselesinde ne değişti ilk Mavi Marmara faciasından sonra? Birkaç kişi kınadı, unutuldu. Olan “ben şehit olmaya gidiyorum” diye gaza gelen masum ve saf vatandaşa oldu. Yaralandılar, öldüler, arkalarında acılı sevenler bıraktılar ve hiçbir şeyi değiştirmediler, değiştiremediler. Ama sorun şu ki, bu insanlar bir şeyleri değiştirebileceklerini düşünerek gitmişlerdi.

Belki dünyaya bir şeyler ispat etmek istiyorlardı, edemediler. Belki Filistin’de acı çeken insanları bir nebze olsun rahatlatmak istiyorlardı, rahatlatamadılar. Madem çok sivri zekalı bir oluşumdu bu oluşum, bunu organize eden büyükleri bilmiyorlar mıydı sonucu? Biliyorlardı. Aklı başında bir avuç kişi yapmayın dedi, etmeyin dedi. Ama binlercesi çılgınlar gibi destekledi, o gemilere binenlere kahraman muamelesi yapıldı. Sizin aklınızdan geçseydi, gerçekten inansaydınız ek olarak, siz de gitmez miydiniz? Çünkü gemiye biner binmez birer özgürlük savaşçısıydınız, birer kahramandınız. Ölseniz de öteki tarafta tahtınız hazırdı, şehit olacaktınız… Şehitliğin tanımı kutsal bir dava uğruna ölmektir, boşu boşuna, birileri bir şeyler ispat edecek, ama kimseye yararı dokunmayacak diye ölmek değildir.

Kimse terörist İsrail devletine sesini çıkartmasın, protesto etmesin demiyorum. Ama bir şey yapılacaksa önceden düşünülerek yapılsın diyorum. Önceden düşünülüyorsa da (Organize İşler filmini hatırlayın), sadece olayı “organize edenler” tarafından değil, tabutun içindekiler, ve tabutu taşıyanlar tarafından da düşünülsün istiyorum. İkinci filo yola çıkacak. Bunu alttan alttan, çaktırmadan mükemmel bir şehitlik fırsatı olarak reklamlamaya başladılar bile. Bir kez böyle bir hata yapıldı, hiçbir işe yaramadı, çünkü maalesef bunun yapılma şekli bu değil. Olaya cihat mantığıyla, “Müslümanlığı korumak” mantığıyla yaklaşmakla olacak işler değil bunlar. Olaya insanlık açısından yaklaşılmalı ve yapılacak şeyin getirileri, götürüleri düşünülerek yapılmalı her şey.

Şimdi şu linkteki yazıya bir göz atın. Alıntılarla incelemeye çalışacağım.

“Bana tekme atıp vururlarken hiçbir şekilde en ufak bir acı dahi hissetmedim; çünkü o esnada zihnim tamamen Rabbime yönelmişti ve O’na “Beni cennetle mükâfatlandırman ve bir şehit olarak canımı alman için yeterince şey yaptım mı?” diye soruyordum.”

Bu adam gibi birkaç gemi dolusu insan düşünün.

“Her gün iki İsrail televizyonunda “Şehit olarak ölmek istiyorum, şehit olarak ölmek istiyorum” dediğim görüntüleri yayınlıyorlardı.”

Yapılan eylemin bir mikro cihat girişimi olmadığını hâlâ söyleyebiliyorsanız vicdanınızdan şüphe ediyorum. O felaket yuvasına “insani yardım” götüren bir topluluk bir şekilde bir şeyleri değiştirebilir. Bu değişim belki bir işe de yarar. Ama farkında olarak veya olmayarak, öteki dünyada kıçınızı kurtarmak amaçlı gidiyorsanız, bu sizi maalesef ki günümüz şartlarında “aşırı İslamcı terörist” yapar dünyanın gözünde. İnsanlık için gidiyorsanız insanlıktan bahsedeceksiniz.

Yukarıda linkini verdiğim yazıdaki adamlar birkaç gemi dolusu düşünün. Tehlikenin farkında mısınız? İnsanlar, inançları ve inançlarından kaynaklanan zaafları kullanılarak mikro cihada gönderiliyorlar. Bundan yarar sağlayanlar da olacak, ama bu yarar sağlayanlar bu insanlar veya Filistinliler olmayacaklar kesinlikle. Bir kez bile bile ölüme yollandı insanlar, dünya insanları, insanlarımız. Bunun ikinci kez olmasına karşı çıkın, protesto edin. Bu felakete dur deyin.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.