Oh No Ulan!

Dün gece, benim bu yazıyı yazmaya başladığım saatlerden biraz sonra İsrail içinde bilmemkaç milletten 600 küsür sivilin bulunduğu bir gemiye resmen çıkartma yaptı. İşin ilginç tarafı ise, bu çıkartmanın kıyıdan 70 kilometre uzakta, uluslararası sularda olmasıydı. İsrail bu konuda yaptığı açıklamada “önce onlar saldırdılar”, “gemide silah bulduk” gibi şeyler söylemiş olsa da, sorulması gereken tek soru İsrail askerlerinin o gemide ne işi olduğudur. Uluslararası sularda seyreden bir gemiye izinsiz biniyorsun, hem de devlet eliyle biniyorsun. Elinde silah olan bilmemkaç tane asker ile iniyorsun. Sonra da onlar bize saldırdılar diyorsun. Kimse kusura bakmasın da, uluslararası sularda benim gemime de girsen elinde silahlarla, ben çeker seni vururum kardeşim kendimi savunmak için.

Olayın birçok boyutu var aslında. Bu boyutlar İsrail’den, Türkiye’ye, Filistin’e; milliyetçilikten ümmetçiliğe, hümanizme kadar gidiyor, teker teker saymakla bitmez yani. Kısacası İsrail’in sivil yolcu ve yardım malzemesi taşıyan bir gemiye askerleriyle resmen baskın yapıp ortalığı darmadağın etmesi hayvanlıktır. Ve en azından uluslararası sulardalarken, o gemide silah olması, atom bombası olması, biyolojik silah olması İsrail’in meselesi değildir. Gerçekten seni ülke olarak tedirgin eden bir şeylerden şüpheleniyorsan, uluslarası hukukun gereklerini yerine getirip çözüm getirmeye çalışırsın.

İsrail, devlet olarak, dün gece, bir insanlık suçu işlemiştir. Ve yıllardır Filistin halkına uyguladığı orantısız güç -ki orantılı olarak da olsa güç uygulaması meselesi bile tartışılmadan reddedilmeli- kullanarak bir alışkanlık haline getirdiği bu insanlık suçlarına bir yenisini daha eklemiştir. Birkaç askeri için bir ülkeyi dümdüz edebilen İsrail için nedense başka ülkelerin elleri silah tutmayan insanları o kadar da önemli değildir. İsrail ordusuyla ilgili birkaç saat önce bir arkadaşımdan bir laf duymuştum. Şu şekilde “İsrail ordusu nitelik olarak neyse de, nicelik olarak çok önde, baksana yıllardır kaç yere girdiler, kaç meseleye bulaştılar” gibisinden. Evet, İsrail ordusu iyi alıştı girdiği yere bodoslama dalmaya, ve bir şekilde durdurulması gerekiyor. İşte bu yüzden dünya devletlerinin çeşitli çıkarları bir kenara bırakıp, açık bir şekilde devlet eliyle terör işleyen bu insanların önüne geçmeleri lazım. Yani sırf İsrail tarafından şu coğrafyada son 60 yılda çıkarılmış pisliğin yarısı, sanırım o coğrafyanın kalan tüm tarihinde görülmemiştir.,

Ancak… Ancak diye başlıyorum, çünkü dün içinde bu konuda çok ilginç tepkiler de aldım… Neyse devam edeyim. Ancak, birtakım kesimler ve çıkar odakları tarafından bu yaşanan olayın bir insanlık dramı olduğu unutuluyor. Yani Taksim’den ve ülkenin başka yerlerinden gelen görüntüler içler acısı. Daha önce de söylediğim gibi oradaki görüntüler Türk vatandaşları tarafından yapılan “insanlık suçu işlediniz lan itler” eylemi görüntüleri değil, herhangi bir orta dünya ülkesinde, şeriatla yönetilen bir ülkede yapılan “pis  kafirler, iğrenç yahudiler, müslüman kardeşlerimizi öldürdünüz” eyleminden görüntüler gibime geldi. Tekbir çekenler, sağ elinin işaret parmağını sallayanlar, ellerinde Filistin bayraklarıyla poz verenler, megafonla dua okuyanlar… Yani İsrail’in Türk vatandaşların çoğunlukta olduğu bir gemiye saldırısı değil de, İran’ın İngiliz vatandaşların çoğunlukta olduğu bir gemiye saldırısı olsaydı üzülmeyecektiniz öyle mi e yobicanlar? Cüneyt Özdemir kırk yılda bir güzel şey söyler: “Filistin halkının savunuculuğunu yıllardır İslamcı kesime bırakan solcular, neredesiniz?” Onu da geçtim, bu sabaha karşı -sanırım Fatih Çekirge tarafından yazılan- bir yazıda okuduğum kadarıyla -komplo teorilerini sevmem ama- bu bir İsrail planı bile olabilir. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını antisemitik bedeviler olarak gösterecek tepkiler yaratmak…

Dün hayatını kaybeden insanlar “önce müslüman” değil, “önce insan”dır. Yıllardır Filistin’de hayatını kaybeden, yaralanan, fiziksel  veya ruhsal acı çeken insanlar da “önce müslüman” değil, “ince insanlar”dır. O yüzden “pis yahudiler müslüman kardeşlerimizi katlettiler” zihniyetindense, “İsrail devleti insan öldürüyor” demek daha doğrudur. Ve meydanlarda kendi ülkesinden ve çeşitli ülkelerden onlarca insan ölmüş veya yaralanmışken “Filistinli müslüman kardeşlerimizzzzz” diye ağlayıp bir yandan Suudi Arabistan bayrağı sallayan arkadaşıma sesleniyorum: evlat, sırf Müslüman diye bayrağını bağrına bastığın Suudi Arabistan, yıllardır İsrail’in senin o savunduğun Filistinliler üzerindeki zulmüne “büyük ölçüde kayıtsız” kalmaktadır. Benim anlamadığım şey ise, yaşanan acı olayın Müslümanlıkla, Yahudilikle ne alakası olduğudur.

Birincisi, Filistinde yıllardır acı çekenler Yahudiler olsa, acı çektirenler de Arap Müslümanlar olsa bu kadar üzülmeyecek miyiz? Yaşanan bu insanlık dramına sesimizi çıkartmayacak mıyız? İkincisi ise, diyelim ki ben bir Müslüman’ım, 21. yüzyılda yaşıyoruz arkadaşım, devir çıkar devri, benim Müslüman olmamdan ne çıkarın olacak ki benimle arkadaşlık etmenin mantığı olsun… Yani ben sağduyulu bir insansam, benim için yok yere ölen bir Filistinli ile yok yere ölen bir Eskimonun hiçbir farkı olmamalı. Hepimiz insanız, dinimizin, ırkımızın birbirimize yaklaşımımızı bu kadar etkilemesine nasıl izin veriyoruz anlamıyorum. Öte yandan Erbakanlar, bilmemkimler çıkıp cihat çağrıları yapıyor. Bu tür olaylar bu tür iğrenç cenahların kendi siyasi kimliklerini toplum zihniyetinde sağlamlaştırmaları için birer anahtardırlar. Ve inanmıyorum ki Erbakan gibi yılların siyasetçisinin umurunda olsun Filistinlilerin ölmesi… Adamlar gazı veriyor size, ondan sonra meydanlarda İsrail bayrağı yakıp “YA ALLAH BİSMİLLAH” çekiyorsunuz, bir sakin olun. Savaş çıktı diyelim, ne olacak? İsrail’i darma duman ettik kahraman ordumuzla, Osmanlı dönemindeki gibi oranın en büyük sinagogunu camiye çevirdik diyelim… O zamana kadar bizden, onlardan ölen silahlı veya silahsız, Müslüman veya Yahudi, veya Hıristiyan, veya Ateist, veya Budist, veya başka bir şey insanlara ne olacak? Çok klişe bir tabir olabilir ama, savaşta hiçbir zaman kazanan yoktur. Savaş ölüm demektir, ve görüntüde kazanan veya kazanmayan herkese kötü sonuçlar getirir. Aşağılık bir kapitalist olarak incelediğimde, para sıkıntısı getirir, ambargo getirir, BM’den trip getirir, vs. vs. vs… Yani şu devirde hala kıralım dökelim zihniyetinde olan lavukları anlamıyorum. Protesto ettiğiniz şey İsrail’in devlet olarak uyguladığı “ŞİDDET” değil miydi? Nerede kaldı şiddet karşıtlığınız?

Antisemitik arkadaşlarıma da bir giriş yapmak istiyorum. Gaza gelip sağda solda Hitler gibi iğrenç, aşağılık bir katilden alıntılar yapan, özellikle “gün gelecek, öldürmediğim her Yahudi için bana lanet okuyacaksınız” sözünü kullanarak Facebook üzerinden, MSN üzerinden, forumlar üzerinden dünyayı ve “Müslüman kardeşlerini” kurtaran 15 yaşında dünyayı çözmüş ergen velet mantığındaki insanların da o katilden zerre farkı yoktur. Bir askerin yaptığı şey bir devlete mal edilebilir, çünkü asker devletten emir alır bir şekilde. Ama devletin yaptığı şey ne o devletin vatandaşlarına, ne de o devletin vatandaşlarıyla herhangi bir bağlantısı olan bir topluluğa mal edilebilir. Şimdiden İsrail vatandaşlarına saldırı haberleri görüyorum ve tüm kalbimle kınıyorum. Yahudi bir arkadaşımın bir yorumunu da aktarıyorum: “e abi, benim ne suçum var, ben mi girdim o gemiye.” Ben de şunu söylüyorum, sen girmedin dostum, Yahudiler girmedi, İsrail vatandaşları girmedi, İSRAİL ASKERLERİ girdi. Yani bu İsrail’in devlet olarak yaptığı bir şey. Burada suçu İsrail vatandaşlarına atamayız, veya tüm Yahudiler böyle zaten, asalım keselim de diyemeyiz. Ki sırf bu olaydan dolayı Yahudi birini bulup dövmeye hazır binlerce yüzü sivilceli, burnu sümüklü, götü boklu ergen dolaşıyor şu anda sokaklarda. Hepsinin de kafasını bir kova suya sokup çıkartmak gerek ki kendilerine gelsinler. Bir insanı sırf Yahudi olduğu için suçlu ilan etmek ve ondan sebepsizce nefret etmek, bir insandan sırf doktor olduğu için veya sırf boyu 1.86 olduğu için nefret etmek kadar mantıksız ve aptalcadır.

İsrail’in bu meseledeki suçluluğu tartışmasızdır. Ama bu katliama bile isteye ön ayak olan kesimlere de bulaşmadan edemeyeceğim. İHH İnsani Yardım Vakfı yıllardır dünya çapında “İslam’a dayandırılmış terör organizasyonlarını” maddi ve manevi olarak destekleyen, özellikle Hamas ile direkt ilişkisini saklamayan bir organizasyondur. Ve derdinin insanlık olmadığını Haiti’de acı çeken insanlara gönderdiği yardımın iki katı kadar kutsal kitapla ülkeye çıkartma yaparak göstermiştir. Örgüt tabanından “onlar Müslüman değil ki” diye tepki gelince de yardıma gitme gerekçesi olarak “bizim meselemiz insanlık, yardım” dememiş, onların ataları Müslüman’dı gibisinden “siyasi” çıkarımlarla kıvırtmışlardır. Nasıl kıvırttıklarını da geçelim, bu örgütün tabanının kendi dinlerinde olmayanlara yardımı gereksiz gören insanlar olduklarına da dikkat çekelim. Özellikle internet üzerinden aldığım tepkiler de ben bunları söylemeye başlayınca olmuştu aslında. Bir şekilde “İsrail’i mi savunuyorsun pis kafir” seviyesine bile indiler arkadaşlar, sağ olsunlar. Benim meselem kim haklı, kim haksız, kim kimi ellemiş, mıncıklamış meselesi değil. Orada, denizin ortasında sivil ve masum insanlar öldü ve bunun iki suçlusu var: katliam yapan terörist İsrail devleti ve “politik” amaçlı canlı kalkan organize eden İHH.

Operasyonun şöyle ayrıntıları da var. İsrail askerlerinden bu gemilere uyarı gidiyor, “çatışma bölgesine yaklaşıyorsunuz, ya gidin, ya yükünüzü şuraya bırakın” diye. Tabii ki uluslararası hukuka göre İsrail’in böyle bir hakkı olmamalı, çüknü gemi onların sularında değil. Ben istersem bir başka ülkenin vatandaşı olarak tekneyle onları kara sularının tam sınırına yaklaşıp parmağımı geçiriyo gibi yapıp geri dönebilmeliyim. Mavi Marmara ve diğer gemiler devam ediyorlar tabii, olayın bundan sonrası kahramanlık ve cihat mantığı. Evet, sizin de tahmin edebileceğiniz gibi bu tür şeylerle ilgili de tepki aldım. Orada ölen insanlar zaten ne yapacağı belli olmayan, hatta doğru söylemek gerekirse belli olan, ve bunu günler öncesinden açıklama ve gerekçe ile belli eden bir ülkeye; yıllardır Ortadoğu’nun içine etmiş bir ülkeye, ve zaten duvarda sinek görünce ateş eden bir ülkeye girip mutlu mesut bir şekilde yardım dağıtamayacaklarını biliyorlardı. İsrail’in Filistin üzerindeki baskısını kırmak için gitmişlerdi ve bunu da böyle belirtmişlerdi. “Yükümüz insani yardım” lafı tamamen olmasa da, kısmen palavraydı yani. Siz zaten terör uygulamayı meşrulaştırmaktan zevk alan bir ülkenin hâlâ devam eden bir savaşa yapılacak bir dış müdahaleyi çok hoş karşılamasını mı bekliyordunuz azizim? Daha önce bu konuyla ilgili açıklamalarımın altına “geri zekalı arkadaşlara not” başlıklı şeyler ekledim. Şimdi bunu burada da yapacağım. GZAN: bu söylediklerim İsrail’i haklı çıkartır mı? Çıkartmaz. Ama şunu açıklar: o insanlar, çoğu da kandırılmış, iyi niyetli insanlar Filistin’e yardım adı altında göz göre göre çatışmaya yollanmışlardır. Bunun gemide askerlere yapılan saldırıyla alakası da yoktur. Şahsen benim insani bir olay için bulunduğum gemiye helikopterden asker inse ve bana saldırsa ben de kafa göz girer, gerekirse silahını alırım o gazla. O insanları o çatışmaya “göz göre göre” yollayanlar ise biraz önce belirttiğim gibi özellikle Hamas gibi “İslam inancına dayandırılmış terör organizasyonları”na destek veren ve zaman zaman birlikte çalışan kurumun yetkilileridir. Ve daha önce bu kurumun bir üyesi olduğu gerekçesiyle İsrail’den sınır dışı edilen bir (veya daha fazla) insan mevcuttur. Yani İsrail’in devlet olarak bu kuruma ve politikalarına bakış açısı bellidir. O insanları oraya o kurumun çatısı altında yollamak intiharın bir boy küçüğüdür.

Ama bizim insanımız sever “Araptan çok Arapçılık” kavramını. Sağda solda şeriat çığırtkanlığı yapan über-ümmetçi kesime ise bayılır. Sırf yeşil oldukları için Almanya’da dindar kesimden yüklü miktarda para koparmayı başarak holdinglerin sonra o paraları ne yaptığını gördük. Daha önce bir ilimizle ilgili şöyle olayların haberlerini de okuduk (kaynağı bulabilirsem paylaşırım kısa zamanda): iki milletvekili adayı var, ikisi de daha önce milletvekili olmuşlar. Birisi çıkıyor diyor ki, ben buraya köprü yaptırdım, buraya su getirdim, bu okulun imkanlarını iyileştirdim, vs. yaptım diyor. Ama diğerinin ezici bir üstünlükle seçimi önde tamamlaması için tek bir şey söylemesi yetiyor: “ben mecliste dinimizi korudum.” Yani insanları dinle kandırmanın çok kolay olduğunu, ümmetçi zihniyetin de bu kadar sığ olduğunu görebilmeniz için verdim bu örnekleri. Zaten beni düzenli olarak takip eden insanlarsanız biliyorsunuz bu konularda ne düşündüğümü ve ne demek istediğimi anlıyorsunuzdur.

Gözüme çarpan başka bir nokta ise insanlardaki Hamas sempatisi. Bu sempatinin oluşumunda en büyük katkısı bulunan organizasyonlardan birinin İHH olduğunu söylememe gerek yok sanırım. Hamas’la ilgili birkaç bilgi de vereyim tam olsun. Hamas 1987’de İslami Direniş Örgütü şeklinde kurulmuş olup siyasi, enformatif ve askeri kolları bulunmaktadır. Ve askeri kol dediğimiz kısımdakilere “mücahitler” denmektedir. Yani örgütün tüm amacı olmasa da, amaçlarından biri “cihat”tır. Bu örgüt zaman zaman intihar saldırıları, bombalı-roketli, ortaya karışık saldırılar düzenleyip sadece işgalci İsrail askerlerini değil, sivil İsrail vatandaşlarını da hedef almaktadır. Ve bunu yaparken ana başlıkları kendi tüzüklerinde de yazdığı kadarıyla “özgürlük, bağımsızlık” değil, “cihat”tır. Ki liderlerinden birisi “bana silah mı meclis mi derseniz, ben hem silah hem meclis” derim diye bir açıklama yapmıştır zamanında. Sonuç olarak, Hamas korku salma ve intikam alma amaçlı, cihat sevdalısı bir TERÖR ÖRGÜTÜdür. Ve Filistin halkı üzerindeki zulmü meşru kılmak açısından İsrail ve diğer küresel güç odakları tarafından büyük ölçüde desteklendiğine dair iddialar oldukça yaygındır. Hamas, barış istiyoruz ama silahımızı bırakmayız zihniyetinde bir örgüttür. Kaldı ki Hamas hiç “barış istiyoruz” dememiştir ve büyük ihtimalle demeyecektir de. İşte bu yüzden PKK’yı savunmakla Hamas’ı savunmak arasındaki tek fark savaştıkları coğrafyaların siyasi ortamlarının farklı olmasıdır. Zira ikisi de “asker sivil demeden, gözlerini kırpmadan insan öldüren” örgütlerdir. Sırf Müslüman olduğu için Hamas’ın silahlı eylemlerini görmezden gelmek de kendine Müslümanlık’tır.

Sonuç olarak, artık yüzyıllar önce atı alanın Üsküdar’ı fethettiği zamanlarda yaşamıyoruz. Her şey konuşularak halledilebilir. Bu yüzden dünya devletlerinin “İsrail konuşmaktan anlamaz” gibisinden bir Erbakan zihniyetini takip etmeyeceği bellidir. Yine de yıllar sürecek de olsa dünya devletleri üzerinde siyasi tepkiler geliştirmek yapılabilecek en iyi şeydir. Aksi takdirde bir kısım insan asalım keselim derken, bir kısım insan da ya şimdi İsrail çok önemli bir devlet, o yüzden ben bir kenarda durayım hiç bulaşmayayım derken İsrail’in sağda solda terör estirmesi engellenemez. Bireysel olarak, bir vatandaşımızın “din kardeşlerimizi öldürüyorlar” şeklinde bir yaklaşıma sahip olması anlaşılabilir bir şey olmakla beraber, insanlık dışıdır. Çünkü dün ölenlerin ve yıllardır o coğrafyada öldürülenlerin hepsi ilk önce insandır. Din üzerinden kitlesel tepki yaratmak da sadece çeşitli kötü niyetli insanların çıkarlarına hizmet etmektedir. Yıllardır yapıldığı gibi… Paragraflar önce dediğim sebepten dolayı, Suudi Arabistan bayrağı taşıyan vatandaşımız bu olayın en acı örneklerinden birisidir. Bilmemenin, bilmeden tepki geliştirmenin, okumamanın, anlamamanın, ve yine, ve yine ve yine bilmemenin en önemli örneğidir o vatandaş… Ki bugün meydanlarda o vatandaştan kaç tane vardı tahmin etmek bile istemiyorum. Ve meydanları dolduran vatandaşlarımızın bu kadar duyarlı ama bir o kadar da cahil olmalarına üzülüyorum.

Ne olacak? Birkaç anlaşma iptal edilecek, sayın başbakanımız bir iki gaz açıklama yapıp milleti kısa süreli tatmin edecek, ölen de öldüğüyle kalacak… Çeşitli cihatperver organizasyonlar yine bu tür şeyler düzenleyecek, yine insanlarımız, insanlar zarar görecek… Zaten kuşatma altıda olan bir bölge, ve İsrail dış yardımları koca koca ülkelerin ısrarlarına rağmen geçirmiyor oradan. Seni mi geçirecekler ey kandırılmış insan? Sonuçta onlarca insan daha İsrail’in uyguladığı korsanlık tarafından zarara uğratılmıştır. Buna sebep olan ve bu durumu kendi propagandaları için kullananlar utansın.


Comments

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.